51. Bölüm (24 saat)

10.9K 451 113
                                    

Ameliyathanenin önünde beklerken doktor çıktı, acil olarak beni çağırmıştı, "doktor bey"

"Ela hanımın durumu gayet iyi merak etmeyin, kurşun bizim MR gördüğümüzden çok daha fazla aşağı inmiş, şimdi açtığımız bölgeyi kapatacağız, tüm hazırlıklar başlıyor, şimdi ameliyata gireceğiz ve 1 saat sonra çıkmış olacağız, ayrıca yaşama olasılığı çok yüksek artık kalbine dokunma gibi bir riskimiz yok, şuan sizin tek beklentinizin Ela hanımın güçlenmesi olacak, ameliyattan çıktıktan sonra birkaç iğne yaparız, yarım saat gibi bir süre de kendine gelir, kendine gelir ama.."

"ama? ne ama?"

"bilinci açık olur ama güçsüz kaldığı için gözlerini açıp uyanamaz"

"yani artık her şey güçlü kalmasına bağlı"

"evet, onunla konuşun, size cevap veremez, size el kol hareketi yapamaz ama sizi duyar"

"anladım, yani onunla konuşmam gerekiyor"

"evet" 

"tamamdır, benim kısa bir işim var, sonra hemen burada olacağım" deyip hızla doğayı aramaya başladım.

4. Çalışında açtığında ona bu gece Ela'nın yanında kalacağımı ve Adal'a aldığım ilaçları vermesini söyledim. Telefonu kapattıktan sonra ameliyathanenin önüne geçtim ve tekrar beklemeye başladım, 3 doktor ve 5 hemşire birlikte içeri girdiler, bu sondu, son kez Ela için giriyorlardı bu kapıdan içeriye.

Adal'ı eve bırakmamın üstünden 3 saat geçmişti. Büyük ihtimalle beni çok merak edecekti, ama o eve annesiyle döneceğimizi bilmiyordu.

&

Hastane de son kez tüm işlemleri yapmıştım, Ela şimdi yoğun bakıma alınıyordu ve bende onun yanında 24 saat duracaktım, onunla konuşacaktım, belki o benim anlattıklarıma tepki vermeyecekti belki de ama beni duyabilecekti, doktor bilinci yeni açılacağı için dediklerimi tam anlamayacağını söylese de anlatacaktım.

Yukarı özel olarak hazırlattığım yoğun bakım katına çıktım. Hemşireyle konuştuktan sonra bana önlük, maske gibi şeyler getireceğini söyleyip yanımdan ayrıldı, panjurlu camdan görebildiğim kadar Ela'yı izlemeye başladım, bu sefer farklıydı, hissediyorum, bu sefer uyanacaktı..

"Aktan bey" diye bana seslenen hemşireye döndüm, "önlük" dediğinde yanına gittim, önlüğü kolumdan geçirdi ve arkama geçip iplerini bağladı, sonrasında tüm hazırlıklar yapıldı, "her saat gelip kontrol yapacağız, serumu erken biterse yatağın hemen yanında ki düğmeye basarsınız, ayrıca en ufak bir sıkıntı da lütfen bizi çağırın, yanında ki cihazlarda olması gereken grafikler ve sayılar yazıyor, herhangi bir düşme ya da yükselme olursa çağırırsınız"

"tamam"

"buyurun" deyip kapının yanında ki şifre kısmına kartı tuttu ve içeri girdim, kapı arkamdan kapandığında hemen Ela'nın yanında olan koltuğa oturdum, 1 saat boyunca öylece bekleyecektim normalde yarım saat sonra bilinci açılacaktı ama ben garanti olsun diye yarım saat daha eklemiştim. 

Yaklaşık 1 saat sonra Ela'nın elini tuttum, "artık beni duyuyorsun.." dediğimde bir tepki gelmedi, gerçi nasıl bir tepki gelebilirdi. "8 mart, 9 yıl öce 8 mart dünya kadınlar günüydü, okulunuzda ki kızlara hediyeler alınmıştı, ilk defa, ilk defa bulunduğum bir yardıma kendim gitmiştim, kader işte, o zamana kadar binlerce yardım yaptım ama birine bile gitmemiştim, okula girmiştim, içimde bir heves vardı, o hediyeleri taşırken o kadar çok huzurlu hissediyordum ki, sonra müdürün odasına çıktık, odaya girdiğimde seni gördüm, aşkı gördüm, huzuru gördüm, o zamana kadar görmediğim huzuru gördüm sende, nöbetçiydin, tüm gün bizimle ilgilenmiştin, sana da bir hediye vermiştik, bir de gül, o gülleri tüm öğrencilere adamlarım dağıtırken ben o tek gülü sana kendim verdim, o zaman anladım sevginin bu olduğunu, bir de dağıttığımız hediyeyi vermiştim, o gün tüm gün sadece seni izledim, çıkış vakti geldi, sen gittin evine, bende seninle geldim, seni takip ettim, Umut vardı o zamanlar, aradan günler geçti, ismini öğrendim, Ela.. Aslında o zaman ismin içimi ısıttığında anlamıştım sana aşık olduğumu, Aileni, yakınlarını, her şeyini araştırdım, seni en yakından tanımak istiyordum, tanıdım. Sonra o kaza oldu, o şerefsizin seni ölüme sürüklediği kaza oldu.. Sonra sen 10 gün komada kalmıştın, yürümez dediler, güçlü kaldın" deyip gözüm akan bir dama yaşı sildim.

"uyandın ve 1 ay içinde o tekerlekli sandalyeden kurtuldun, yürüdün, hem de hiçbir tedavi görmeden.. Sonra regl olmamaya başlamıştın, korktunuz, hastaneye gittiniz, kazaya bağlı dediler, bir daha hamile kalamaz dediler, belki benim yerimde başkası olsaydı çocuğu olmaz bunun der istemezdi, ama ben buna rağmen istedim, sonra defalarca doktorlara gittin, en sonunda doktoru bırakınca düzeldi sandım. Aradan 2 yıl geçti, sen evden ayrılmıştın kendine yeni bir hayat kurmuştun, karşına çıktım.. Sana hayatım boyunca hiçbir kıza söylemeyeceğim şeyleri söyledim, 1 yıl boyunca benimle kalman, bana güvenim bedenini bana açman.. Seni zamanla etkilerim diye düşünmüştüm, etkiledim de, yeri geldi kavga ettik yeri geldi güldük, sana kızdığımda gözümün kenarında beliren o damardan bile çok etkileniyordun" deyip akan göz yaşlarımı sildim ve Ela'nın elini öptüm.

"sonra üvey kardeşime bir aptallık ettim, onun hakkında konuştum, sana söylediğimi düşündün,  çektin gittin, ben yine çareyi yurt dışına kaçmakla buldum, İtalya'ya gittim, herkesi arkanda bırakıp oraya geldin, benim için mesafeyi aşıp yanıma geldin. O gün başladı aşkımız, o gün sadece sen arkanda Aileni ve arkadaşlarını bırakmadın, ikimizde sözleşmeyi, teklifi, milyonlarca parayı arkamız da bıraktık.. Zaten başımıza ne geldiyse o günden sonra geldi, yeri geldi birbirimiz için savaştık, yeri geldi birbirimiz için bizden vazgeçtik, sonra ben bir hata yaptım, o hatanın üstüne hamile kaldın, sana çocuğu istemediğimi söyledim çünkü çocuğumuz olmazsa üzülürsün diye düşündüm, sonra biz benim hatam yüzünde ayrıldık ve ikimizde bambaşka ülkelere gittik, ben orda vuruldum, 4 ay komada kaldım, doktorlar artık benden bir yaşam belirtisi beklemediklerini söylemişler, ama ben savaştım, senin için kendimle savaştım, senin için beynimle savaştım, bedenim ve ruhum savaştı, senin için, son kez bile olsa seni görme umuduyla savaştılar, bedenim öndeyken ruhum bedenimi yere serdi, sonra gözlerim açıldı yavaşça, sonra gördüğüm tedaviler, aldığım ilaçlar oldu, onlar bedenime iyi geliyordu, ama ruhum ölüydü, sonra buraya geldim, seni gördüm, o an sanki ruhum bir ameliyattaydı ve elektroşokla uyanmıştı, evet, ruhum seninle canlanmıştı, tıpkı 9 yıl önce seni gördüğüm ilk an gibi.. Sonra Adal'ın oğlum olduğunu öğrendim, sana ilk başta ne kadar kızsam da çok mutluydum, ikimizin bir çocuğu olduğunu bilmek beni gururlandırıyordu.. Sonra o gün geldi, keşke.. Keşke seni o eve bıraksaydım, bir daha yüzünü görmemeye sesini duymamaya razıydım, keşke bu hâle getirmeseydim seni.." 

Konuştuklarımı belki anlamıyordu belki duymuyordu ama ben hissediyordum o bugün ruhunu ve bedenini savaşa sokacaktı, şuan belki bedeni önde olabilirdi ama ruhunun yenmesi için elinden geleni yapacaktı.

"Ruhun ve Bedenin, şuan bedenin önce sevgilim, eğer bedenin kazanırsa, ne Adal'ı ne babanı ne anneni görebileceksin, ama ruhun kazanırsa hepsiyle mutlu bir hayatın olacak, ben senin için bizden vazgeçeceğim, gideceğim, ben senin için evladımdan vazgeçeceğim, en iyisi bu olacak, 3. gün ağlarsın, 5. gün üzülürsün, 7 gün unutursun, ama eğer burada kalırsam kimsenin atlatamayacağı bir ölüm gerçekleşir, eğer gitmezsem, ben veya Adal üzüleceğiz ya da ben veya sen.. üzüleceğiz.. Bu hikaye de yanan ya sen ya da Adal olacak, ama buradan gidersen bu hikaye benim hikayem olacak ve yanan sadece ben olacağım, bana yazdığın bir not vardı, Seni kendimden vazgeçecek kadar çok seviyorum.. Bu sefer vazgeçen ben oluyorum sevgilim, benim vazgeçebilecek bir kendim yok, ben Sizin için Sizden vazgeçiyorum sevgilim..

&

Bölüm sonu.

Kitap 800B okunmaya ulaştı, hepinize çok teşekkür ederim.

Belki bu hikayeyi burada bitti sanıyorsunuz ama asıl hikaye burada başlıyor, okumaya devam edin, bana göre, mutlu sonla bitmeyen hikayeler, hikaye değil kâbus olur, mutlu sonla biten hikayeler ise asıl hikayelerdir.

Yorum ve Vote atmayı unutmayın.

Kör Talih +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin