Aman aman aman kim geliyor.. Ben geldim ayol 😂 nerde kaldın dediğinizi duyar gibiyim a dostlar ama öyle zor bi hafta geçirdim ki eve bile yalnızca uyumadan uyumaya girdiğim çook yoğun bir haftaydı ki hala bitmiş sayılmaz tonla işlerim var ama sizlere de güzeeelce bir bölüm yazdım tabiki. Bu arada bölüm 6666 kelime oldu söylemeden geçemeyeceğim. 6666!Neyse uzatmadan önce gülleeeerr... 🥀🥀🥀
Keyifli okumalar diliyorum canlarım yorumları ve oyları dört gözle beklediğimi unutmayın sakın 🧡
...
Gözlerimi araladığımda bir an nerde olduğumu anlamayıp paniklesemde aklıma gelenlerle yeniden yerime sindim. Kolumu bacağımı kıpırdattığımda çok daha iyi hissettiğimi farketmeme derin bi nefes verdim. Vurulduğum kas gevşetici iğne epey iyi gelmişti, kendimi en azından hala elim kolum tutuyormuş gibi hissediyordum.
Boş odada gözlerim gezinirken Çakır'ı arıyordum ama yoktu. Muhtemelen onların evi olmalıydı..
Ailesine açıklama yapmak dahi zor gelirken beni gören birine ne diyeceğimi bilmiyordum. Paldır küldür beni kucakladığı gibi getirmişti buraya. Gözüm duvardaki saate kaydığında henüz saat öğlen sularıydı. Isıtıcılardan bir tanesi kapanmış ve büyük terasın sürgülü kapısı çok az da olsa aralıklıydı. Bedenimin ve saç diplerimin azda olsa terlediğimi hissedebiliyordum.
Poları üzerimden çekip doğrulduğumda neyseki sızlayan hiçbir yerim olmamıştı. Odanın kapısına yönelip etrafıma bakına bakına kapıyı açtım. Kafamı uzatıp etraftan bir ses duyarım umuduyla beklememde hiçbir ses gelmiyordu evden.
"Çakır?" Diye mırıldandım koridora doğru.
Karşılık almayınca sıkıntıyla koridoru da geçip aşağı katın merdivenlerini inmeye başladım. Adımlarım temkinli olduğu hiç ses çıkarmıyordum, gözlerim de yaşayan birilerini arar gibi etrafta geziniyordu. Evin dekorasyonu ve yapısı çok güzeldi. Duvarlar taştan ve geneli ahşap yapıdaydı. Biraz karamsar bi hava katsa da çok modern görünüyordu.
Biten merdivenler beni direkt büyük salona çıkardığında yine etrafta kimsecikler yoktu. Git gide basmaya başlayan korku ve gerginlikle içeriye doğru ilerlemeye başladım. Nerdeydi bu adam Allahaşkına! Beni bırakıp gitmiş olamazdı değil mi?
Klasik model siyah deri mobilyaları da geçtiğimde sol taraftaki duvarın büyük bir kısmını kaplayan, güzel ışıklandırmalarla parlayan kadın tablosunun önünde durdum.
Bu nasıl bi güzellikti böyle.. bal dudaklar, kaşlar, o elma yanaklar ve Çakır renk gözler..
"Annem.."
"Hiyh.." hızla arkamı döndüğümde. Görmeyi beklediğim beden tam karşımdaydı. Kollarını birbirime bağlamış muhtemelen mutfak olan kapının yan tarafına yaslanmıştı. Sertçe yutkunup bir ona bir arkamdaki tabloya döndüm. "Hım?"
"Resimdeki diyorum, annem."
Zaten o gözlerin başkasına ait olabilme şansı yoktu. "Çok güzelmiş.."
Kafasını sallayıp yanıma kadar ağır ağır geldi. "Öyledir."
"Şimdi nerde?" Diye sordum bende ona uyup resme geri dönerken. Gözlerinin kısılışına an beyan şahit oldum. Adem elması titreye titreye yutkundu.
"Artık aramızda değil.."
Bedenim donup kalırken hızlıca kafamı salladım. İkimizde bir süre daha resme baktık sessizce. Daha sonra kafasını iki yana sallayıp bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Novela Juvenil'Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden erken çıkar. Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir..' 🥀 Muğla'nın izbe bir köyünden çok uzakta.. Büyülü şehir İstanbul'da, Tüfekçi yalısının kapısına bir not bırakıldı... Biz bun...