Bölüm 14

16K 742 241
                                    





Efendim GÜ-NAY-DINLAARR..

Nasılsınız, neler yapıyorsunuz, hayat nasıl gidiyor?Varmı bi dedikodu dökülünn..

14 Şubat geliyor kimler sap kimler dolu geçiriyor bakalım? Beni hiç sormayın ben doğuştan sapım hahahahaha

Velhasıl kelam bugün sizlere 5800 kelimelik dolu dolu bir bölüm paylaşıyorum  alın sizin olsun canlar.

Voteler yorumlar görelim birazcık bi yaşam belirtisi veren bana. Bardayız okuyoruz deyin ayoll..

Güllerimi göreyim 🥀

...



Ellerim belimde boş boş dolaba bakarken birazdan çıkmamız için sesleneceklerinin de farkındaydım ama gerçekten ne giyilir hiç bilmiyordum. Elbise bi kahve için çok abartı olurdu, basit bi pantolon kazak kombini de o tarz bi restoran için sıradan.

Kapı tıklatılınca irkilip belimdeki elimi indirdim.

"Gülüm müsait misin?"

Ses Zahit abime aitti. "Gel abi."

İçeri girip ardından yine kapıyı kapattı. "Ee sen daha hazırlanmamışsın?"

Sıkıntıyla ofladım. "Abi ben orda ne giyilir bilmiyorum ki."

Burnundan nefes vererek güldü ve baş parmağıyla burnuna bi iki kere hafifçe dokundu. "İş başa düştü desene, kaderde kardeşimi kendi ellerimle süslemekte varmış."

Ben sessizce kıkırdarken o belimden kibarca tutup hafifçe kenarıya çekti beni. "Bi bakalım neler varmış."

Bir süre dolaba göz gezdirdi, ne yapacağına karar vermiş olacak ki uzanıp birkaç askıyı sola çekti. "Ne bunlar anasını satayım hepsi incecik şeyler.."

"Efendim abi?"

Elleri hala askılardayken tedirginlikle bana bakıp sırıttı. "Yok bir şey abicim, ne güzel kıyafetlerin varmış böyle."

O önüne dönerken gülmemek için elimi ağzıma bastırdım.

"Yok bu olmaz, yok bunla üşürsün, buda çok renkli yeterince dikkat çekiyorsun zaten." Kendi kendine konuşmaya devam ederken birden elinde bi askıyla aniden bana döndü. "Bu ne kızım? Elim kadar lan bu. Tenisçi misin sen?"

Gösterdiğine bakarken şokla gözüm büyüdü. Yuh! Bunu dolapta ilk defa görüyordum. Gerçekten de abimin eli kadar bir şeydi.

"Vallahi bende bunu ilk defa gördüm abi. O kadar minik ki görmem imkansız nerdeyse."

Kıskaçlı askıdan bi hırsla çıkartıp kapıya attı. Etek önce kapıya sonra hızlıca yere düştü. Şokla yerden yemiş eteğe bakarken abim çenemden tutup kibarca yanağımı öptü. "Gelenlerin arasında karışmış olmalı abicim bakma sen oraya. Ben sana onların binbir güzellerini alırım."

Ters ters yerdeki eteğe bakıp elimden tutarak bu sefer beni de çekti dolabın önüne. "Şimdiii.. hemen seçelim bir şeyler."

Direkt katlı şekilde duran kotlara bakarken birkaç tanesini eleyip siyah, yanlarında ince şerit gold detay  olan kot pantolonu uzattı. "Tut bakayım bunu, bu biir."

Kıkırdayıp elime bıraktığı pantolonu sıkıca tuttum.

"Şimdi buna bir de üst bulmak lazım dimi?" İşaret parmağıyla sakallarını kaşıyıp bi elimdeki pantolona baktı ardından sıkıntıyla yeniden dolaba döndü. "Ulan ne sıkıntılı işmiş bunları uydurmak. Ben olsam giyerim bunun üstüne mis gibi siyah bi gömlek."

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin