Bölüm 58

14.8K 839 485
                                    





Hellooo!! Pazar süprizi geldi! Hoşgeldim mi bi onu deyin hele..

Nasılsınız, nasıl gidiyor dökülsün bi dedikodular bakim.. ayrıca instagramımızı hala takip etmeyenler var gelin ayol! Çıkın çıkın gelin. •@mucize.wtp bakın ekledim buraya. 🤍

Bölüme gelirsek deli dolu 8500 kelime yazdım size parmaklarım felç.. 🥹

Bol bol yorum yapın çünkü okumaya bayılıyorumm.. Güllerimde gelsin! 🥀🥀🥀

Bölüme geçebilirsiniz, iyi keyifler diliyorum..

...


"Başımın belası bitmiyor ki!" Elimi sertçe direksiyona çarpıp hırsla çığlık attım. "Kağıt getirmiş.. Hah!"

Canım burnumdaydı, elime geçeni öldürecek potansiyele sahiptim ama kurbanım yoktu.
Ana yoldaki trafiğe bakıp son anda direksiyonu ara yollara kırarak kestirmeye saptım. "Benim sevgilimin evine gelmiş.. masasına hediye bırakmış ha!"

O kadar hırsla soluk alıp veriyordum ki istemsizce, boğazlarım acımaya başlamıştı ama kendime de engel olamıyordum. İkisini de öldürmek istiyordum.. nasıl! Nasıl tüm gece aynı ortamda olurdu ikisi?
İzlemiş miydi onu uzaktan.. hayaller kurmuş muydu?

Direksiyona daha sıkı tutunup hızlandım, eve gitmek istemiyordum bu sinirimi bir an önce yatıştırmazsam birilerinin kalbini kırardım. İçimdeki hislere ben bile anlam veremezken kıskançlığın ne kadar can yakıcı bir his olduğunu anladım. Dayanamazdım.. yeri yerinden oynatırdım ama yine de sevgilime başka bir gözün değmesine izin vermezdim.

Yolu kollarken Muhammed'ten olduğu yerin konumunu istedim. İçimde onunla bütün günümü geçirememenin verdiği hayal kırıklığının üzerine birde cinnet geçiriyordum. Çalan telefonumu Muhammed sanıp cevaplayacakken ekranda onun adını görmemle yine reddettim. Şu an konuşmak, laflarıyla, sesiyle yumuşamak istemiyordum.

Muhammed'ten gelen direkt evdeyim mesajıyla telefonu yan koltuğa fırlatıp bildiğim adrese sürdüm. Yol boyunca telefonum ne kadar çalsa da mesajlar atılsa da bakmadım. Müdürle görüşeceğimi sanan adam çiçekler yolluyor, iş için yemek yediğimde masam basılıyor ama ben konuşunca benim bir suçum yok ha..

"Ben sana göstericem gününü.." arabayı evin bahçesine sokmadan kapısına yanaştım. "O kadının hesabını sormazsam sana, adımda Gülçehre olmasın." Açtığım kapıyı sertçe kapatıp açık bahçe kapısından geçtim. Muhammed ev kapısını aralayıp sarılmak için kollarını açtığında ters ters bakıp kollarını ittim. "Erkek milleti işte.. hepiniz aynısınız! Çekil şurdan."

Kolları havada dona kalırken gözlerini kırpıştırıp peşime takıldı. "Haydaa.. ne oldu kızım? Naptım ya.."

"Sus! Kızın değilim ben senin." Telefonumu koltuğun üzerine fırlatıp tekli berjere hırsla oturdum. Şu an başka bir erkek ırkı görmek bana iyi gelmemişti. "İşinize gelmeyince naptım ben yaa.. ohh! Ne ala memleket."

Birbiri üzerine attığım bacağımı hırsla sallarken beni belki de ilk defa bu denli delirmiş gören Muhammed teslim olur gibi ellerini kaldırdı. Karşımdaki koltuğun ucuna kedi gibi kıvrılırken korkuyla salladığım ayaklarıma bakıyordu. "Ne oldu korkutma beni?"

Cevap vermeyişimin sebebi şu an Çakır'ın evde nasıl delirdiğini düşünmemdi. Arabama binene kadar yalın ayak peşimden gelmiş içeriye zorla sokmak istese bile zor bela kaçmıştım elinden. Üstelik peşimden gelirse onu mahvedeceğimi de söylemiştim.

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin