Merhabalaaarrr Sendromsuz Bi Pazartesi olsun bebeklerimm..Uzunca uzun güzeel bi bölüm yolluyorum size öpüyorumda çok. 🧡
Güller gelmesin mii 🥀🥀🥀🥀
İyi keyifler dilerimm..
...
Zihnimde dönüp duran araba sarsıntılarım çığlıklarım ve tedirginliğim kaskatı olmuş bedenimi irkiltip duruyordu. Hayatımı kurtarmıştı.. kimdi onu nasıl bulabilirdim hiç bilmiyordum. Delice bir istekle onu görme arzusu doğmuştu içime. Eğer arkamdaki arabadan beni kurtarmasaydı çoktan bedenim uçurumlardan aşağıya yuvarlanmıştı.
Aklıma beyaz arabanın hazin sonu gelince bir kez daha irkildim. Etrafımdan yükselen tedirgin uğultulara odaklanamazken hastanenin o rahatsız edici havasında yatakta uzanıyordum muhtemelen. Baygınlığımın üzerine yeni yeni ayılmaya başlasamda gözlerimi açamıyordum hala. Her yerim kasılmaktan öyle ağrıyordu ki beynimin içinde dönen sahneler de bana asla yardımcı olmuyordu.
Peki ya ailem o siyah araba kim diye sorarsa ne diyecektim? Doğruyu söylersem ortalık dahada çok karışacaktı, yalan söylesem ben rahat etmeyecektim. Her halükarda düştüğüm bu ikilem derdime dert ekledi sanki.
İçime dolan sıkıntıyla gözlerimi zorda olsa aralamaya çalıştım. Bizimkileri görsem rahatlayacağımı biliyordum.
"Uyanıyor galiba."
Ayak sesleriyle beraber ellerimin tutulduğunu hissettim. İkide bir burnunu çekip hıçkıran ses annemin olmalıydı. Başta gözlerimi acıtan ışıkla gözlerimi yeniden kapattım.
"Kısın şu ışıkları."
İki dakika sonra yeniden denedim, bu sefer loş ışıkların etkisiyle rahatlıkla gözlerimi açtım. Başta tavana dikilen gözlerim sırasıyla tüm ailemin üzerinde dolaştı.
Abimler annem ve babam yatağın çevresinde, kızlar Bahtiyar abi ve Mert Yiğit koltuklarda oturuyorlardı.
"Abicim?"
Kuruyan dudaklarımı ıslatıp Zahit abime döndüm. Bakışları acı doluydu. "İyi misin, neren ağrıyor abim?"
"O-omuzlarım, kollarım."
Direksiyona öyle sıkı tutunmuştum ki gerçekten son anlarda kasılmaktan kollarımın uyuştuğunu hissetmiştim.
Cihan abim kan çanağı olmuş gözleriyle eğilip omzuma dudaklarını bastırdı.
"Kurban olayım sana."
Sevda ayağa kalkıp yanıbaşımda asılı seruma yaklaşıp kontrol etti. "Biraz kas gevşetici yapsam iyi olacak."
"Lütfen Sevda, çok acıyor."
Babamın elimi tutan eli kasıldığında yavaşça ona dönüp elimdeki elini baş parmağımla okşadım. O korku dolu haykırışı hala kulaklarımdaydı.
"Baba." Diye mırıldandım.
Elimi kaldırıp dudaklarına yasladı. "Babam?"
"İyiyim ben."
"Hep." Kafasını salladı ağır ağır. "Hep iyi olacaksın!"
Yan yana durmuş bi çocuk gibi bana bakan Polat ve Mirkelam abime hafifçe tebessüm ettim. Dördü de beş yaşında çocuk gibi susmuş bana bakıyordu. Annem babamın yanında bir eli onun omzunda dolu dolu gözlerle bana bakıyordu.
"Çocuklar nerde?" Diye mırıldandım.
"Yiğitin eve bıraktık." Diye yanıtladı Leyla.
Gözlerimi kırpıştırıp hafifçe acıyan boynumu düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Teen Fiction'Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden erken çıkar. Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir..' 🥀 Muğla'nın izbe bir köyünden çok uzakta.. Büyülü şehir İstanbul'da, Tüfekçi yalısının kapısına bir not bırakıldı... Biz bun...