Merhabalaaarr ,nasıl gidiyor bayanlar ve baylar?Bana düşüncelerinizi belirtmeyi umutmayın satır arası yorumlarınız çok eğlenceli.
Öpüyorum sizleri kendinize çok iyi bakın ❤️
🥀
...
Kapının ardınden yükselen davul zurna sesleri beni dehşete düşürürken telaşla etrafıma bakındım. Hepsinin yüzündeki ne yapıcaz şimdi ifadesi hepten meraklanırdı beni. Neydi bu allahaşkına?
"Ayy Alii benim aklıma biri geliyo ama.."
Ali bey tek eliyle yüzünü sertçe sıvazladı. "Ondan başka kim olabilir Amire'm? Zaten şu saate kadar durması beni işkillendirdi."
"Kim bu?"
Sorumla Polat abim kafasını geriye yatırıp yüksek sesli bi kahkaha patlattı.
"Benim deli amcamdan başka kim olabilir?"
Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken Ali beye döndüm.
"Kardeşiniz mi vardı?"
"Var kızım var.. hemde en delisinden. Daha yolda diye biliyordum ne çabuk uçtu da geldi."
"Eminim dünden beri İstanbuldadır o baba. Sever böyle süprizleri bilirsin."
"Bilmem ki Zahit, bilmem mi."
Polat abim hala gülerken Zahit abim tek bakışıyla susturdu onu. Hala yanında durduğumdan. Kolunu omzuma atıp iyice çekti beni göğsüne.
"Telaşlanma abicim biz yanındayız. Seni duyar duymaz sevinçten ne yapacağını şaşırdı da bu şovu hep ondan."
Amire hanım Ali beyi kapıya doğru ittirdi. "Ali'm sen aç kapıyı, kaçış yok susmaz bu kızımızı görene kadar." Ardından oda yanıma gelip sırtımı sıvazladı.
"Korkma kızım Yılmaz amcan sever böyle gelişini belli etmeyi."
Kafamı sallasamda hala şaşkındım. Ali beyin bi kardeşi olduğunu bilmiyordum. Bilsem bile en azından bu tanışmaya hazır mıyım onu bile bilmiyordum. Gerçi kalabalık bi ailelerinin olduğunu bildiğimden bu tanışmalara hazır olmalıydım ama gerçekten beklemiyordum.
Ali bey kapı kolunu indirmeden önce bana dönüp iki gözünü de rahat ol manasında açıp kapattı. Pek bir faydası olmadı ama Zahit abimin kollarında daha iyi hissediyordum.
Ve kapı açılınca, bahçedeki iki davulcu iki zurnacı ilk görüş alanıma girdi. Var güçleriyle çalıyorlardı. Daha sonra onların ardından görünen Ali beye az da olsa benzeyen ama ondan birazcık daha kilolu olan iri yapılı uzun bi adam göründü.
Yüzünde kocaman bir gülüşle kolları iki yanda, evin önündeki iki basamağı çıktı. "Vay.. vay.. vay.. abim şükür kavuşturana."
Ali bey az önce ne kadar gergin olsa da kardeşini görür görmez yüzünü kaplayan gülüşüyle oda kollarını iki yana açıp kardeşine sımsıkı sarıldı. Birbirlerinin sırtlarına sertçe bir iki kere vurdular.
Hala tam olarak ne olduğunu anlamasamda, ikisini birbirlerine sımsıkı sarılı görünce içten bir tebessüm ettim. İnsanın kardeşine sarılmak çok başka bir duyguymuş gerçekten. Bunu her defasında kollarına girdiğim abilerimden öğrenmişdim.
"Ulan Yılmaz.. yine gelişini taa kırk köyden belli ettin."
Ayrılırlarken Yılmaz denilen adam cevap vermeyip yeniden güldü ve abisinin omzu ardından bize baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Teen Fiction'Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden erken çıkar. Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir..' 🥀 Muğla'nın izbe bir köyünden çok uzakta.. Büyülü şehir İstanbul'da, Tüfekçi yalısının kapısına bir not bırakıldı... Biz bun...