Merhabalarrr.. nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor?Umarım herkes iyidir çünkü sizlere çok güzel dolu dolu bir bölümle geldim. 🧡
Satır arası yorumlarda hepinizi bekliyorum ve tepkilerinizide merakla :)
Ama önce... güllerimi almalıyım.🥀🥀🥀
İyi keyifler diliyorum. 🧡
...
Gördüklerimin hissettiklerimin bir rüya olup olmadığından endişelendiğim anlarda kulağım dibinde fısıldanan güzel kelamları algılayamıyordum. Boynumda, yanaklarımda, yüzümün her noktasında gezinen dudakların bir rüya olup bitmesinden korkuyordum.
"Gitme.."
Ona ulaşamamak, bir haber verememek içime koca bir taşın oturmasına sebep olmuştu. İki gündür yüreğimdeki ağırlığın sebebi şimdi beni kollarına almış, bir annenin yavrusuna kavuştuğu.. kucakladığı gibi sarmıştı her yanımı.
"Gitmeyeceğim, aç gözlerini bakayım sana."
Gözlerimi daha sıkı yumup yüzümü koluna bastırdım. "I-ıh.."
Burnu önce kulağımın alt kısmına sürtündü sertçe. "Aç diyorum.."
Gözlerimi ağır ağır aralayıp yavaşça başımı kaldırdım. Hayranı olduğum yüzünü baştan sona acele etmeden izledim. Burdaydı işte, gelmişti. Dişlerini sıktığından olsa gerek yanakları içeriye göçmüştü. Gözlerini kırpmadan gözlerimin ta içine bakıyordu. Korkularımız o kadar netti ki.. İkimizde birbirimizin kaybolacağından korkar gibi sımsıkı birbirimize tutunmuştuk.
Sızlamaya başlayan gözlerim canımı yakarken bakışlarımı boynuna indirip iç çektim.
"Çakır.." diye mırıldandım. Sesimi sadece ben duydum sanarken başını yan eğip yeniden göz göze gelmemizi sağladı. Sanki gözlerimi görmediği tek ana bile tahammülü yoktu.
Seslice iki derin nefes çekip gözlerini yumdu. "Hım?"
Neden ağlayacak gibi hissediyordum bilmiyordum ama hisler bir bir boğazımdan yukarıya tırmanıyordu. Seslice burnumu çekip yutkundum.
"B-ben, senin gittiğin sabah nenemin düştüğü haberini aldım.. a-apar topar geldim buraya. Havaalanında telefonum kırılınca.."
Sesimin titremeye başladığını fark ettiğinde elini çeneme atarak eğik başımı kaldırdı yüzüne doğru. "Şş.. titremesin o sesin, derin bi nefes al öyle anlat tane tane." Baş parmağını çeneme bastırıp okşadı. "Dinlerim ben seni."
Kafamı sallayıp dediği gibi derince bi nefes alıp boğazımı kaşıntıdan ağlama isteğinin geçmesi için biraz kendime zaman tanıdım. Çakır bu esnada yatıştırıcı şeyler mırıldanıyor ama tam duyamadan tüm odağım okşadığı koluma çeneme kayıyordu.
"Öğlen bir gibi Muğla'ya geldim." Kafasını salladı konuşmaya teşvik eder gibi. Sesim şimdi daha gür ve normal çıkıyordu. "Havaalanında taksi beklerken kadının biriyle çarpıştık telefonum yere düştü paramparça oldu. Tam seni arayacağım anda telefonum elimden gitmişti resmen." Gözlerini ağır ağır kırpıştırıp yeniden kafasını salladı. Ama yanağında bir kas seğirmişti. "O anda taksi geldi, son kalan taksiydi ve binmezsem çok geç kalırdım o yüzden bindim. Bi telefon tamircisine sürmesini istesemde merkezde trafiğin çok sıkışık olduğunu girersek akşama kadar çıkamayacağımızı söyledi. Yine mecburen köye gelmek zorunda kaldım."
Ağlama hissi yeniden geldiğinde dudaklarım istemsizce aşağıya doğru bükülüyordu. "Hattımı kurtarmak istedim sana ulaşabilmek için ama sıkışmıştı içine. Numara da ezberimde olmayınca.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Подростковая литература'Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden erken çıkar. Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir..' 🥀 Muğla'nın izbe bir köyünden çok uzakta.. Büyülü şehir İstanbul'da, Tüfekçi yalısının kapısına bir not bırakıldı... Biz bun...