Selamlar Ahalii...
Buyurun bölümü size bırakıyorum, ama şunu söylemek istiyorum ki muhtemelen bölümler ya haftada bir ya da 5 günde bir gelicek. Çünkü ben bir hemşireyim ve bazen yetişemiyorum 👉🏻👈🏻🥺Yorum yapıp neler düşündüğünüzü bana haber vermeyi unutmayın, çok merak ediyorum. ❤️
Ne demiş Azer Baba?
Seni Sevdim Bir Gül Gibi..Buraya gülümüzü bırakalım bölüme ithafen..🥀
...
İşte burdaydım aylarca yıllarca bir şekilde hayatımın rüyalarımda dahi olsa bana gösterdiği güzel şehir İstanbul daydım. Gözlerim merakla geçtiğimiz köprüyü tararken hala şaka gibi geliyordu herşey. Daha dün köy evimde yatağımda monoton bir güne gözlerimi açarken bugün hiç görmediğim bilmediğim bir şehre gelmişdim. Yanımda kısa sürede dünyalar kadar güvendiğim abilerim vardı. Buna kan bağı mı deniliyordu can bağı mı bilmem fakat bildiğim tek şey kanımın onlara kaynadığıydı. Yabancılardan ve nenem hariç bütün insanlardan dahi ürken yanım bu adamların yanında aslan kesiliyordu sanki.
İzlediğim uzakdan güzel görünen fakat yakından görsem korkacağım deniz içimdeki tüm negatif enerjileri çekip almışdı sanki içimden. Köyümdeki küçük dere dahi yaklaşmaya korkar uzakdan uzakdan izlerdim. Bu koca şehir bana neler katacakdı bilinmezdi ama yıllar boyu evin içinde yaşamaya da razıydım.
Köprü bomboşdu normalde televizyondan gördüğüm o trafikden eser yoktu bu yüzden manzaranın keyfini doyasıya çıkarıyordum. Kısa bir an kafamı çevirmemle arabayı kullanan Cihan abimle dikiz aynasından göz göze geldik. Ruhum bile duymadan gece yer değiştirmişlerdi. Zahit abim önde telefonla konuşuyor Polat abim ve Mirkelam abim anlamadığım bir konu hakkında konuşuyorlardı. Eve varmamıza az kalmışdı anladığım kadarıyla.
"Abim, beğendin mi manzarayı? İçli içli izliyorsun."
"Beğendim abi ama, çok korkutucu görünüyor." Aynadan nesi korkunç der gibi denize baktığını gördüm. Onlar her gün görmeye alışık olabilirlerdi fakat ilk defa bu kadar büyük bir deniz görüyordum.
"Nesi korkunç bebeğim?"
"Çok büyük bakınca bile başım dönüyor. Galiba benim deniz korkum var, küçükken köyümüzde küçük bi dere vardı. Çocuklar yazın oraya serinlemek için gelirdi, nenem beni onlarla kaynaştırmak için bazen yalnız bırakırdı."
Gözleri arada yola kayıyor anında yeniden bana dönüyordu. "Birgün yeniden oradayken çocuklardan biri beni dereye itmişti." Yutkundum. "Hemen geri çıksam da aniden suya düşmek çok korkutmuştu beni." Ellerimi birbirine sürtüp yeniden denize baktım. "Bir daha da yaklaşmadım zaten."
"Kurban olurum sana, merak etme abim ben seni alıştırırım denize de, nehirde de, dereye de güzelim. Sık sık geliriz boğazı izlemeye olur mu?"
Gülümsedim. "Olur, eminim akşamları manzara daha iyi görünüyordur."
Kesinlikle öyle olduğuna emindim. Şu an bile çok güzel görünüyordu."Benim spor akademisine bağlı büyük bi olimpik yüzme havuzu var. Söylemiştim zaten yüzmeyi seviyorum, derecelerim de var. Sana yüzmeyi en kusursuz haliyle öğretirim."
Tedirgin bakışlarımı görünce kafasını geriye yatırıp kahkaha attı.
"Korkma güzelim, abin varken hiçbir şey olma sana."
Gülümsemek le yetinip cevap vermedim.
Mirkelam abim kolunu omzuma atınca ona doğru döndüm ama onlar hala Polat abimle el kol haraketleriyle konuşmaya devam ediyordu. Sormak istesemde cesaret edemeyip sustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Teen Fiction'Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden erken çıkar. Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir..' 🥀 Muğla'nın izbe bir köyünden çok uzakta.. Büyülü şehir İstanbul'da, Tüfekçi yalısının kapısına bir not bırakıldı... Biz bun...