Heeellloooo! Nasılsınız bebeklerrr 💖Özlediniz mi bizi kız 😅
Size varya iki bölüm uzunluğunda upuzuuun bir bölüm yazdım. İsteyen ikiye bölsün öyle okusun. 😂
E bunun hatrına voteye yoruma abanırsınız inşallah. Okuma sayısı uçuyor haraket sıffır sıffır sıffır.. 💔
Gülleer istiyorum bir sürü gülleerrr! 🥀
Keyifli okumalar 🧡
...
Meşhur İstanbul köprüsünün üzerinden geçiyorduk. İki elim camda hayranlıkla kırmızı ışıklarla süslenmiş köprüyü ve karanlıkta olsa ışıklardan belli olan denizi izliyordum.
Cihan abim bilerek hızlanmıyor önümüz boş olsa da orta hızda ilerliyordu.
Spor akademisinden yirmi dakika önce çıkmıştık. Bizimkiler Mirkelam abimin restoranında bizi bekliyorlardı. Hep beraber akşam yemeği yiyecektik.
Üzerimde eşofmanlarla pek gitmek istemesemde Cihan abimde bana uyum sağlamış üzerini değiştirmemişti.
Aslında annem direkt eve gitmek istese de Mirkelam abim çoktan bizler için yemek hazırladığını söylemişti.
"Abicim?"
İrkilip arkamı döndüm. "Efendim abi?"
"Ne izledin öyle manzarayı güzelim, istersen çekiyim kenarı biraz öyle izleyelim."
Önüme dönüp sırtımı sıcak koltuğa yasladım. "Hayır abi dalmışım sadece. Işıklar gözümü aldı."
Tebessüm edip elimi avucunun içine aldı. Parmaklarımızı kenetledi ve üzerine bi öpücük bıraktı. "Abiyle iş yorucu muydu bakalım?"
Kıkırdayıp elimi çektim. Sakalları huylandırıyordu. "Hayır değildi tam aksine çok güzeldi. Güveni de çok sevdim."
"Sevmesen şaşardım zaten."
Sırıtıp önüme döndüm. Güven de bizimle beraber çıkmıştı ama arkadaşlarının düzenlediği bi eğlenceye katılacağını söyleyip fırlamıştı. Tüm gün ordan oraya koşmasına rağmen enerjisi hiç bitmemişti. Bi ara 'abi' diye hitap etsem de kendisini yaşlı hissettirdiğimi söyleyip kızmıştı bana.
Köprüyü geçince hızlandık ve on dakika sonra bilindik yerlerden geçmeye başladık. Yokuşu hızlıca çıkıp Mirkelam abimin arabasının arkasına park etti aracı tek hamlede.
Abimin inmesiyle bende indim. İkimiz de ortada buluşup el ele girişe doğru yürüdük.
Kapıda Mert etrafı dikizlerken bir yandan da telefonla konuşuyordu.Bizi farkettiğinde kafasıyla selam verip telefonla konuşmaya devam etti. El sallayıp gülümsedim.
Telefonu omzu ve kulağı arasında sıkıştırıp yan taraflarını kontrol etti. Ne yapacağına merakla baktığımda parmaklarını kalbinin üzerinde birleştirip kalp şekli yaptı.
O anda 'şak' diye patlayan flaşla Mert abi elini hızlıca indirip telaşla telefonu kapattı.
"Cihan Allah'ını kitabını seviyorsan sil onu."
Şaşkınlıkla abime bakarken o herkesin kafasını buraya döndürecek yükseklikte bi kahkaha patlattı. Arkamdan geçen dörtlü kız grubunun iç çekişini duyunca ters ters onlara baktım.
"Siler miyim oğlum sence ben böyle bir şeyi?" Resme bakıp yeniden kahkaha attı. "Kafanı da ne güzel eymişsin. Var ya senden on numara prenses olurmuş. Bizim grubun resmi yapıcam bunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Teen Fiction'Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden erken çıkar. Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle senin olan sana gelecektir..' 🥀 Muğla'nın izbe bir köyünden çok uzakta.. Büyülü şehir İstanbul'da, Tüfekçi yalısının kapısına bir not bırakıldı... Biz bun...