Bölüm 56

11.3K 933 449
                                    






Merhabalar.. ben geldim elim kolum dolu geldim. Saat şu anda 6:34 ve bölümüm yeni bitti muhtemelen bir çoğunuz uyuduğu için sabah paylaşırım bölümü. Bölüm epey uzun yaklaşık 9000 kelime kadarcık. Biliyorsunuz benim ilham perileri bir tek gece çalışıyor keratalar hehehehe.

Bölümler geç geliyor diyorsunuz da ben ucu ucuna zor yetişiyorum sizlere çünkü hakikaten gün içersinde hiç yazamıyorum yalnızca gece ve tek kalınca döktürüyorum. Ayrıca bu ara ufak bir operasyon geçireceğim gözlerimle alakalı yıllardır kontak lens kullanan biri olarak buna dur diyorum ve gözlerimi çizdirmeye karar verdim. Olanlar varsa bi içimi rahatlatın vallahi korkuyorum yahu..

Şimdi güllerimi verip bölüme geçin.. 🥀🥀

İyi keyifler diliyorum.. 🧡

...

Düşüne düşüne sabah ettiğim bir gecenin sonunda. Yeni doğan güneşin kızıl ışıkları gözlerime batıyordu. İçimde koca bir huzursuzluk.. birazda kırgınlık vardı. Olayların buraya geleceğini biliyorken kendimi epey yıpranmış hissediyordum.
Abimden daha az bir tepki beklemiyordum zaten ama ne bileyim yine de çok üzülmüştüm. Aşkı sevgiyi ilk defa tadan toy kalbim birden paramparça olmuştu sanki.

Bir saattir yan tarafta bankta oturmuş yanına gitmemi bekleyen Çakır vardı. Kollarını birbirine bağlamış dimdik denizi seyrediyor arada bir sanki içeriyi görebiliyormuş gibi gözlerini cama dikiyordu. Sabah ayazında incecik gömleğiyle kıpırdamadan duruyordu. Firuze yan koltukta uyuya kalmıştı ve ben hala gözümü bile kırpamayordum. Hadi bir tanesi bitmişti diğer üçüde mi böyle karşılayacaktı bu durumu? Kavga gürültü patırtı.. kalbimi paramparça ederdi bu durum benim.

Kıyamıyordum ona.. benim kadar oda bana bakıp kahrolmuştu orda. Yanıma gelmek isteyip gelememişti..  dayanamayıp elimi kapıya atarak sessizce indim arabadan. Önüne kadar ağır adımlarla ilerleyip durduğumda sanki geleceğimden eminmiş gibi birbirine bağladığı kollarını açıp beni kucağına davet etti.

"Gel güzel kızım.."

Omuzlarına sarılıp kucağına kıvrıldım kedi gibi. Kolları anında tüm bedenime zehirli sarmaşıklar gibi dolanırken başını boyun girintime yasladı. Bende aynı şekilde başımı boynuna yaslayıp biraz sessizliği dinledim. Martılar, vapur sesleri ve nabzımızın sesi. Canımın sesi..

Boynuma çarpan ılık nefesi geceden beri kırpmak dahi istemediğim gözlerime uyku alarmı veriyordu sanki. Evim miydi ki bu adam benim? Niye hep birbirimize sarılsak uykumuz geliyordu bizim?

"Çakır.." diye mırıldandım.

Sessizliği sevmiş olacak ki sadece kısık sesli bi homurtu çıkardı.

"Yok bir şey.." diyip daha da sindim boynuna. Ferahlığın dibinden gelen sert kokusu teniyle bütünleşmiş gibiydi ve ben oraya yaslanmaya bayılıyordum.

"Gülüm.."

Aynı homurtuyu bu kez ben çıkardım. Sessizliği bende sevmiştim. Onunla her şeyi severdim ben..adamım her şeyim.

"Sakın ağlama bir daha olur mu?" Belime daha sıkı tutunup sırtımı okşadı. "Kahretme beni."

Burnumun direği yine sızlamaya başladığında azıcık kıpırdanarak omuz silktim. "Çok korktum ondan."

"Kurban olurum ben sana." Dudaklarını olduğu yere bastırıp ılık nefesini bıraktı. "Özür dilerim, keşke senin yanında yaşamasaydık bunları. Benimde beklemediğim bir şeydi."

"Abim çok net konuştu. Unutacaksın dedi."

Burnundan nefes vererek güldü. "Ne kadar kolay söyledi hakikaten. Unut.." yanağımı göğsüne sürtüp başımı hafifçe geriye yatırdım yüzünü görebilmek için. Gözleri denize kilitlenmişti, başını ağırca sallayıp yeniden unut diye mırıldandı. "Benim seni unutmam mümkün mü ki? Böyle bir şey olabilir mi. Sen ya sen.. gülüm." Bakışlarını ağırca indirip yüzüme dikti. Ağır ağır tüm yüzümü acele etmeden izledi, ne görüyordu bilmiyordum ama hafifçe tebessüm edip sakallarını yanağıma sürterek beni yeniden boynuna hapsetti. Bu ne güzel bi mahkumluktu..

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin