Bölüm 6

22K 969 409
                                    






Cümleten Selamün Aleyküm arkadaşlar 🤚🏻
Günden güne artan okumayı ve beğenileri görünce daha da bir yazasım geliyor. Heyecanlandım sanki birazcık 👉🏻👈🏻
Satır aralarında yorumlarınızı okumak istiyorum, düşüncelerinizi merak ediyorum. Tamı tamına 5000 kelime helali hoş olsun.

"En çok hangi karakteri sevdiniz?"

...

Son el çantamı da Zahit abime verip odamın kapısını kapattım. Onlar içeride laflarken ben odamı neneme iş kalmasın diye temizlemişdim. İki orta boy el çantama kullandığım kıyafetleri iki üç rahat ayakkabılarımı ve içinde en rahat ettiğim iç çamaşırlarımı aldım.

Aslında nenemin büyük valizini alacakken Amire hanım ısrarla küçük bi çanta hazırlamamı orda zaten herşeyin olduğunu söylemişdi. Sorgulamadan onaylamışdım bende çünkü gerçekten neyi alıp neyi almıyacağımı bilmiyordum. Dolabımdaki sigara paketini unutmadan, önce peçeteye ardından poşete koyup yok ettim. Nenem görürse, üşenmez İstanbul'a gelir bacaklarımı kırardı.

Küçük aynalı takı kutumdan nenemin hediye ettiği iki üç parçayı aldım diğerleri kalabilirdi. Nenemin her seferinde özenle merkezden aldırdığı parfüm şişelerini es geçtim çünkü sıkmayı sevmiyordum. Bayram seyran günlerinde kullandığım makyaj malzemelerinden yalnızca göz kalemi allık ve ruju aldım. Sürekli kullandığım iki çatal tokamı ve köyün terzisinde diktirdiğim rengarenk, saçımı zor zapteden tokalarımı da aldım. Doğal gül kremlerimi de unutmadan ufak sırt çantama atıp çıktım odadan. Elimdeki çantayı kapının önüne bırakıp mutfağa geçtim. Koca bardak suyu dinlene dinlene içtim. Gözüm yerdeki halıda, düşünceler kafamda fink atıyordu.

Hava birazdan tamamen kararıcakdı ve biz yola çıkıcaktık. Nenemi nasıl geride bırakıcakdım bilmiyordum, ben için için kendimi yerken nenem keyfi yerinde sohbet edip gülüyordu.

Elbet yokluğum ona da ağır gelicekdi fakat benim için çok mutluydu bunu yürekten hissediyordum. Bardakda kalan son yudumuda içip tezgahın üzerindeki meyve tabaklarını yıkadım, kuruttum ve yerleştirdim. Onlar konuşurken ben evde tek pürüz kalmayacak şekilde temizleyip toplamışdım. Hiç iş bırakmadan gitmek istiyordum.

"Gülüm?" İrkilerek arkamı döndüm.
Zahit abim kapıya yaslanmışdı.

"Abi korkuttun beni." Yaslandığı yerden bana doğru geldi, ellerini omuzlarıma yaslayıp bana doğru eğildi biraz.

"Abim, niye dalgınsın sen böyle.. Ha? söyle bana kafana takılan ne varsa. Bak benim içime sinmez bu iş, seni böyle üzgün görürsem." Kara gözleri irice açılmış konuşmam için beni teşvik ediyordu aklınca.

"Üzgün değilim abi endişelenme.." konuşmama devam edecekken lafımı böldü.

"Nasıl endişelenme kızım? Dalıp dalıp duruyorsun. Söyle bana aklına takılan ne varsa hepsini çözmezsem namerdim. Yeterki şöyle mahsun mahsun bakma, yemin içiyorum Polatın dediği gibi kendimi kesesim geliyor."

"Sadece nenemi nasıl burda tek bırakacağımı düşünüyorum abi. Biz yıllarca beraberdik şimdi bi anda gidersem nasıl olur bilmiyorum." Gözlerindeki kısık deli bakışlar bir anda duruldu ve çatık kaşları gevşedi. Omuzlarımdaki elleri yanaklarıma çıkıp bir iki kere okşadı.

"Canımıniçi, dün geceden itibaren ve annemle babam geldiğinden beri durup durup soruyoruz ısrar ediyoruz. Allem ediyor kallem ediyor illa da gelmem diyor. İnan bizim gönlümüzde onu burda bırakmakdan yana değil fakat koca kadını tutup kolundan sürükleyemeyiz ki. Israrla burda birsürü arkadaşı, komşuları olduğunu söylüyor. Rahmetli eşinin mezarı da burdaymış sanırım bırakıp da gelmek istemiyor. Ona da saygı duymak zorundayız bizim de durmak zorunda olduğumuz bir nokta var. En azından ona bir yardımcı göndermek istediğimizi söyledik fakat yine kesinlikle istemediğini tek başına da üstesinden gelebileceğini söyleyip duruyor."
Kimseyi istemezdi biliyordum. Kolay kolay bu köyü bırakmayacağını da. Gözlerim dolu dolu oldu bir anda, artık bu durumu kabullenmem gerekiyordu.

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin