6-) Lila

396 26 0
                                    

Bölümleri beğenirseniz ve hikaye hakkında yorum yaparsanız çoook sevinirim.

Keyifli okumalar💜

6.Bölüm:

Sekiz yaşından itibaren babamla olan tüm bağlarım kopmuştu. Ona görünmemek için evden kaçmış, bir daha da karşısına çıkmamıştım. Sekiz yaşından önce ise babamla çok vakit geçiren biri değildim. Babam çoğu zaman evde olmuyordu. İşe gittiğini bile diğer gün eve gelmediğinde anlıyorduk. Sonra zaten ne zaman dönecek diye beklemiyorduk, çünkü aylarca gelmediği oluyordu.

Onunla olan anılarımı hatırlamak için aklımı zorlasam, bir iki tane çıkardı. En net hatırladığım şey ise, babam aylar sonra eve döndüğünde bana çiçekli kurabiye getiriyor oluşuydu. Kapıdan girer ve ayakkabılarını çıkartırdı. Eve girdiği zaman etrafı kötü bir koku sarardı. O zamanlar da alkol kullanıyordu ve kokusundan nefret ediyordum. Salondan kafasını uzatıp bize bakardı. Annem her zamanki gibi camdan dışarıyı seyreder, ben de annemi seyrederdim.

Annemle beraber babama baktığımızda, babamın yorgun yüz haltları bize zoraki bir gülümseme yollardı. Çok yorgun görünmesine rağmen gülümsemek için kendisini zorlardı. Ben ona nasıl karşılık verirdim hatırlamıyordum bile. 

Elinde tuttuğu poşeti başıyla işaret ederek bakmamı isterdi. Gözlerim oraya kayar ve paketteki mor çiçek kurabiyeleri görürdüm. Kurabiyeleri büyük bir heyecanla alır, yerdim. Babamın mor renge olan sevdası, bana da yansımaya başlamıştı. Her ne kadar mor ve tonundan nefret etmek istesem de edemiyordum, ben de seviyordum. 

Babamın bahsettiği büyük aşk ise, son bulmuş gibiydi. Bu aşk ben doğmadan önce bitmişti. Sebebini bilmiyordum ama bittiğini bizim Fadime teyze bile anlardı. Çünkü ben gerçekten mutlu bir aile olduğumuzu görememiştim. Göremiyordum. Bir ailem olduğunu hissedememiştim. Sevgiyi, şefkati, gülüşmelerin hiç birini görememiştim. Acaba annem ve babam karşılıklı hiç sohbet etmişler midir? Hiç birbirlerinin varlığı için şükretmişler midir? Nefes aldıklarının farkındalar mıdır? Onların gözlerinde acı var, bu acıyla yanıp bitiyorlar. Ama ben o acının sebebini bilmiyorum. Onlar ayrı ayrı bir acıya hapsedilmiş ve çaresizce kıvranıyorlar.

Onların ikisi de ölü gibi, sadece nefes alıyorlar.

Eskiden olsa, babamın gülümsemesi içimdeki tohumların yeşermesini sağlardı. Bir şeylerin düzelebileceğini düşünürdüm. Onları mutlu etmenin yollarını aradım. Ama artık bu umudumda kalmamıştı. Yıllar sonra karşımda gördüğüm babam, artık gülümsemiyordu. Dudaklarını zorlukla kaldırsa bile, buna gülümsemek denmezdi. Belki de midesi bulandığı için yüzünü büzüyordu. Ama gülmüyordu. Gülemiyordu.

Eskiden olduğu gibi, yine alkol kokuyordu. Eve girerken bu kokuyu tanıyamamam hataydı, ben bu kokuyla büyümüştüm. Bu kokuyu nasıl unuturum? İçkisi bittiği için yeni şişe almaya gitmişti, ben de tam o sırada buraya gelmiştim. Şimdi ise o bana bakıyor, ben ona bakıyordum. Annem ise yanımda bir şeyler fısıldıyor ama anlayamıyordum.

Kolumu tutan annem, beni kendisine doğru çekti. Hafif sendeleyerek ona yaklaşmıştım. "Bana bak." dedi, sessizce. Ara sıra bakışlarını babama yöneltiyor, tekrar bana bakıyordu. "Lila bana bak!"

Anneme baktım. Yüzü gözü bembeyaz olmuştu. Bu kadar mı telaşlanıyordu? Bu kadar mı korkuyordu? Uykudan tamamen uyanmıştı, beni uyandırmaya çalışıyordu. Kolumu tutan elleri titriyordu. Gözleri dolu dolu bakıyordu, stresten dudaklarını ısırıyordu.

"Alkollü şu an..." Babama baktı, geri bana döndü. "hemen git buradan. Sabaha hatırlamaz. Git buradan, acele et."

Yanağıma gelen ıslaklık sayesinde ağladığımı anladım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu ve kendimi sakinleştiremiyordum. Yutkunarak babama doğru döndüm. Gözlerime bakıyordu. Bu kadar dikkatli bakması rahatsız hissettirmişti. 

LİLA | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin