Beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayın💜
Keyifli okumalar...
21.Bölüm;
Annem.
Çok sevdiğim ve değer verdiğim kadın. Beni doğuracağı sırada bir bacağının felçli kalmasına göz yuman bir fedakar. Herhangi bir saç teline zarar gelse ortalığı yıkabileceğim kadar değerli birisi.
Her ne kadar sevgisini belli edemese de sevdiğini hissettiğim bir anne. Zaten insan evladını sevmeli. Sevgisini gösteremese bile hissettirmeli. En azından evladı bu elektriği ondan almalı.
Annem tarafından tehdit edilmek veya başkası tarafından tehdit edilmek. Beni hassas noktalardan yakalamaya çalışmaları, sürekli bana karşı oynanılmaya çalışan iğrenç bir hareket.
Yorulmuştum. Bazı şeylere mecbur bırakılmaktan, aşağılanmaktan, kaybetmekten yorulmuştum. Her dakika tehdit edilerek hareket etmemi engellemeye çalışmalarından yorulmuştum.
Sinan'a doğru döndüm. Kendisi gayet emin bir şekilde konuşmuş ve rahat tavırlarla karşımda dikiliyordu. Belki de beni korkuttuğunu düşünüyordu. Geçen sefer tehdit ettiğinde oldukça korkmuştum çünkü. Birilerini kaybedecek olmak beni ürkütmüştü.
Peki sonra ne olmuştu?
Ben denilenlere uyduğum halde iki kişi kaybetmiştim.
"Annemin numarasını ister misin?" diye sordum, ciddi bir tavırla. Asla gülmüyordum ve yüzümdeki soğukluktan anlaşılacak üzere sorduğum soruda gayet ciddiydim. "Gerçi siz yakalamışta olabilirsiniz değil mi?" diye sordum alayla. "Numarasına gerek yoktur."
Artık beni birilerinin üzerinden tehdit etmemesi gerektiğini anlaması gerekiyordu. O işler geride kalmıştı. Ben eksilmiştim. Parçalanmıştım. Daha fazla yok olamazdım. Daha fazla korkutulamazdım. Karşımdaki videoda korkunun doruklarını yaşamıştım. Oraya ışınlanmak istemiştim. Eymen'in küçücük bedeninden çıkan o kanları durdurmak istemiştim, yapmamıştım. Çınar'ın ellerini ayaklarını çözüp harekete geçirmek istemiştim, yapamamıştım. Korkunun ecele faydası yoktu, bunu gayet iyi anlamıştım.
İç çektim. "Annemi eğer bulduysan selam söylersin. Yakında onun yanına geleceğimi de söyle hatta."
Anneme hiçbir zaman zarar veremezdi. En azından babam yaşadığı sürece. Çünkü kocası onu her zaman korurdu. Onun için bu hayata katlanıyordu. Her şey onun içindi. Çocuğunun aksine karısını her şeyden korurdu. Bu acı gerçekle daha cesaretli davranabiliyordum.
Bakışlarımı onun yüzünden çekip odanın kapısını açıp çıktım. Buradan kurtulacaktım. Artık bu adamın laflarına uymayacaktım.
Merdivenlerden ineceğim sırada beklemediğim bir şekilde kolumdan tutulup odaya tekrar sürüklendim. "Ne oluyor ya!" diye bağırdım. "Bırak beni, gideceğim!"
Sinan bir hışım beni odaya sokup kapıyı kapattı ve karanlık gözleriyle bana baktı. "Elini kolunu sallayıp nereye gidiyorsun?" diye sordu. Gözlerinde korku görüyordum. Gitmemin korkusu muydu yoksa anlaşmanın bitmesinden mi korkuyordu bilmiyordum. Senin gitmenden neden korksun Lila? Sen kimsin ki? "Oyun mu oynadığımızı zannediyorsun sen?"
Tuttuğu kolumu hızla ellerinden kurtardım.
"Sana hesap verecek değilim!" diye bağırdım. "Al anlaşmanı ne halt ediyorsan et! Orada yazılanlar umurumda bile değil anlamıyor musun? "Nefretle ona baktım. Gerçekten bu kadar kötü olmasını aklım almıyordu. "O anlaşmayı tek taraflı yapmadık. Senin de uyman gereken şeyler vardı. Ama uymadın. Şimdi ne halt ediyorsan et. Ben de hiçbirine uymayacağım!" Yüzüne tiksinerek baktım. "Sen kimsenin acısını anlayamayacak kadar kötü kalpli bir adamsın. O çocuğun kardeşi öldü, kardeşi! Sen hala sebebini bilmediğim işler peşinde ilerliyorsun. Onunla ne işin var bilmiyorum ama acısını yaşamasına bile izin vermiyorsun! Onu rahat bırakta acısını döksün ya! Beni bulsun, nefretini bana kussun!" Kararan gözlerini gözlerimden ayırmadım. "Eğer sen onu tutmasaydın o çoktan beni bulmuştu. Bulurdu. Ben arkadaşımı iyi tanıyorum, Sinan Aydoğan. O ne olursa olsun bana ulaşırdı. Öleceğini de bilse benim durumumu öğrenmek isterdi. Sen ona bir şey yaptın, yapıyorsun. Yoksa o bu kadar uzun süre karşıma çıkmazlık yapmazdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...