22-)Lila

179 20 4
                                    

Yarın yapılacak olan yks sınava girecek olan herkeseee başarılar. (Çokça amin) İnşallah herkes dilediği yeri, mutlu olacağı yeri kazanır.

Ayyy ben de giriyorum. İnşallah bu sene kazanırım. Olmadı Allah'ın hakkı üçtür diyerek bir sene daha mezuna kalırım ama bunu hiç istemiyorum. Hayırlısı artık.

Yorum yapar ve bölümleri beğenirseniz çooook multu olurum. (Not: İstek değil ihtiyaç) Ben yorum ve beğeni gördükçe şarj oluyorum haberiniz olsun.

Uzunnca bir bölümle karşınızdayım. İyi okumalarrrr diliyorum💜
Hadi ben kaçtım...

22.Bölüm;

Kollarının arasından zorlukla sıyrıldım. Daha fazla bana sarılmasına izin veremezdim. Bunu hak etmiyordu.

Bu ayrılış karşısında yüzü düştü.

"Lila..." dedi, sesimi büyük bir içtenlikle söyleyerek. Sanki uzun zamandır ağzından bu ismi söylemiyormuş da bu anı bekliyormuş gibiydi. Ben bile ismimi ilk defa bu tonda duyuyordum. Garip gelmişti. "Konuşmamız gereken çok şey var."

Ona olan yakınlığım gözüme batarken birkaç adım daha geriye doğru giderek aramızdaki mesafeyi arttırdım.

"Beni ne zamandan beri tanıyorsun?" diye sordum.

Ukalaca "Doğduğundan beridir..." dedi.

Bir de benimle dalga geçiyordu!

"Onu mu soruyorum ben? Buraya-"

"Lila" dedi sözümü keserek. Gözleri özlemle bana bakıyordu, ama böyle bakmaması lazımdı. Bu bakış hem beni, hem de kendisini yıkardı. "Seni ne zamandır hatırladığımı mı sormak istiyorsun?" Ellerini pantolonunun cebine yerleştirdi. "23 yıldır seni takip ediyorum. Seni hiç kaybetmedim. Her zaman yanındaydım ve seni koruyordum kızım."

Bu adam gerçekten kafayı yemişti. Ateşi falan olabilir miydi? Yoksa bu cümlelerin saçmalığını fark edemeyecek kadar akılsız mıydı? Zaten ondan kaçıyordum. Neyin korumasından bahsediyordu? Beni kendisinden mi korumaya çalışıyordu?

Başımı iki yana salladım. Yıllarca benim yanımda olmuş olamazdı. O beni 15 yıl önce kaybetmişti. Ve bir daha kazanmak gibi bir şansı yoktu. Kazanamazdı, Lila'ya çok geç kalmıştı. 23 yıldır beni takip ediyor zannetsindi. O kızının izini 15 yıl önce kaybetmişti. 

Tiksinerek baktım yüzüne. "Bana kızım deme" diye uyardım. Hangi hakla utanmadan bana 'kızım' derdi? Kim veriyordu bu cesareti. Kötü adamlara çocuğunu vermek isteyen birisine 'baba(!)' demek bile yakışmazken o bana bunu nasıl söylerdi? "Senden nefret ediyorum. Bunu biliyorsun değil mi?"

Gözlerindeki ifadeyi umursamadım. Ondan gerçekten nefret ediyordum. Evladını umursamayan, çok kötü birisiydi. "Biliyorum..." dedi, başını sallayarak. "Ama beni dinlersen belki bu fikrinden uzaklaşırsın?"

Sanki az önce babamın yanına gidip oturmamışım gibi "Seninle aynı ortama gelip iki kelime etmek bile mide bulandırıcıyken, anlattıklarını dinlememi mi istiyorsun?" diye sordum. Kaşlarımı alayla havaya kaldırdım. "Kusura bakma ama senin aksine ben canımı önemsiyorum."

"Yapma böyle" dedi, dik duran omuzları düştü. "Beni dinleyene kadar bu düşüncelerinde haklısın ama-"

"Sen benim gözlerime düşkündün." dedim, sessizce. Gözlerimi çok severdi. "Gözlerimdeki lensin sebebini biliyor musun? Beni tanımaman için bu lensleri taktım. Annem gibi olan gözlerime hayrandın, ondan kaçmak için böyle bir şey yaptım." Hayal kırıklığıyla baktım. "Boşuna mıydı hepsi?"

LİLA | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin