14-)Lila

229 21 1
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayıın💜
Uzun bir bölümle karşınızdayım, iyi okumalar...

14.Bölüm;

Sıcak havanın ılık suyu ayaklarıma doğru sürtünüyordu. Hafif hafif gel git yapan su birikintileri salıncak gibi sallanıyordu.

Yine aynı yere gelmiştik.

Ucu bucağı görünmeyen deniz ve belli sayıda kayaların olduğu yere. Etrafın güzelliği içimdeki derdi kederi yok ederken, kayaların olduğu taraf beni korkutuyordu. Oysaki bu manzara güzelliğiyle anılmalıydı. Her tarafına ayrı ayrı dolaşılmalıydı. Kumsalın ıslak zemininde yürünüp, ilerideki küçük çakıl taşlarıyla denize meydan okunulmalıydı.

Ama öyle değildi.

Uzağımda olsa bile koca kayalar her an üstüme üstüme gelecek gibiydi. Bunu ilk geldiğim zaman hissetmemiştim, çünkü oranın altında sığınak olduğundan bihaberdim. Şimdi ise bilinç altımın oyunu olmalı ki beni oraya yaklaştırmıyor, uzak durmam için çabalıyordu.

Sahilin bir ucunda ayaklarımı suya sokmuş denizi izliyordum. Havalimanından çıktıktan sonra direkt buraya gelmiştik. Sinan birkaç işi olduğunu ve benim burada beklememi söylemişti. O sığınağa giderken bende ayaklarımı denize sokmuştum. Yapacak başka bir şeyim yoktu ve bu sıcak havada ayaklarımı ıslatmak iyi gelmişti.

Sıcak rüzgarın esintisi tüy gibi yüzüme dokunup saçlarımı yerinden oynatıyordu. Bu his o kadar güzeldi ki tekrar tekrar hissetmek istedim.

"Deniz ve vazgeçilmez o rahatlatıcı sesi." dedi, arkamdan bir ses. Bu sesin sahibini tanıyordum. Büyük ihtimal beni korkutmamak için yanıma yaklaşmadan konuşmayı tercih etmişti.

Arkama doğru döndüm ve gelen adama gülümsedim.

"Deniz'i sever misin?" diye sordu, yanıma geldiğinde.

Tekrar masmavi olan o suya baktım. Bu yaşıma kadar denizin varlığı umurumda olmamıştı, ama şimdi farklı hissediyordum. Dalgaların sesi çok rahatlatıcıydı, aklımdaki kargaşayı sonlandırıyordu. Saatlerce bu sesi dinleyebilirdim. 

Rengi çok güzeldi, mavi ve yeşil karışımı gibi. Suyu çok berraktı, belli bir yere kadar içerisindeki kumu çok net bir şekilde görebiliyorduk. Ayrıca tüm bu kargaşadan uzak bir şekilde güzelliğini koruyabiliyordu. Etrafı kirleten insanlar yoktu, ortamı gürültüyle kaplayacak araba sesleri yoktu. Tek başına, güzelliğiyle içimi mest ediyordu. Yaz ayını sevmediğim halde, burayı çok sevmiştim. Şu zaman kadar en çok buranın denizi bana iyi gelmişti.

Nasıl olurda bu yaşıma kadar bir kere bile denizi merak edip, gitmemiştim?

"Severim..." dedim, yanımdaki Görkem'e. Deniz gerçekten güzeldi, ve ben seviyordum. 

Ellerini cebine yerleştirmiş o da benim gibi denizi seyrediyordu. Aramızda geçen birkaç saniyelik sessizlikten sonra asıl soracağı soruya gelerek "Legoları sever misin peki?" diye sordu.

Sorduğu soru üzerine ona dönme gereksiniminde bulundum. Bana bakmıyordu, hala karşısındaki denizi seyrediyordu. Legolarıyla oynadığımı öğrenmiş olmalıydı. Yoksa gelip de bana bu soruyu sormazdı. Sinan söylemiş olmalıydı.

"Severim..." dedim sessizce. Lego aşığı bir insanın eşyasını kullanmak ne kadar doğruydu, bilmiyordum. Ama bunun suçlusu Sinan'dı. Çünkü ben oynamamam gerektiğini söylemiştim, o bir sorun olmayacağını söylemişti. Etrafa bakındım. Sinan'ın hemen buraya gelip Görkem'e açıklama yapması gerekiyordu.

"Bende severim..." dedi, sormadığım soruyu kendi kafasına sormuş olmalı ki. Bana döndü koyu kahve bakışları. Gözleri gözlerimle buluştu ve anlayamadığım bir duygu yüreğime yerleşti. Bu yüreğimden boğazıma kadar öküz oturmasının dışında bir şeydi. Korku değildi. Ama ne olduğunu bende bilmiyordum. Anlayamaz bir şekilde bana baktı. "Niye bu kadar gerginsin?"

LİLA | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin