Selamlarrr...
Bu bölümden sonraki bölümleri henüz düzenlemedim. Haftada iki bölüm atmaya çalışıyordum ama bundan sonra haftada bir bölüm gelecek. Finale kadar da böyle devam edecek.
Her çarşamba yeni bölümlerde görüşmek üzere...
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayıın, iyi okumalar💜
35.Bölüm;
1 Hafta Sonra...
Geçmiyordu.
Zaman bir türlü geçmiyordu. O arabadan inip arkama bile bakmadığım günün üzerinden tam olarak yedi gün geçmişti. Ama benim için bir asra bedeldi. Düşünmeden duramıyordum. Sinan'ı merak ediyordum. Annemi merak ediyordum. Poyraz'ı merak ediyordum.
Onları o şekilde bırakıp gitmek hiç içime sinmiyordu ama ben de kahraman değildim. Onlar için elimden geleni yapabilirdim ama kendi canımı önemsemeden de edemezdim. Ben yaşamayı her şekilde sevmeye çalışıyordum. Yaşamak istiyordum. Onların arasına girdiğimden beridir yemediğim halt kalmamıştı. Bütün belalar mıknatıs gibi beni çekmişti. Kaçmak zorundaydım. Seçenek değildi, tek çareydi.
Bir hafta boyunca kimseyle iletişime geçmemiştim. Poyraz'la bile. O bana ulaşacaktı. Ama telefonumu açmadığım için ve nereye gittiğimden haberi olmadığı için bu imkansız olmuştu.
O gün güneş doğana kadar yürümüştüm. Poyraz'ın dediği gibi sadece yürümüştüm. Yorgun ve hasta bedenim çok zorlanmıştı. Sürekli terler içerisinde kalmıştım. Ayaklarım çok ağrımıştı, gözlerim yorgunluktan kapanmaya başlamıştı. Kanımdaki kirliliği düşündükçe daha da fenalık basmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayacağımı anladığım an kestirmek istemiştim ama duyduğum korna sesleri ile buna gerek kalmamıştı. Otobüslerin olduğu noktaya sonunda varmıştım. Benim zannettiğim ilçeler arası gidip- gelen bir otobüs olmasıydı ama öyle değildi. Şehirler arası otobüs terminaliydi.
Oradan bir bilet almıştım. Nereye aldığım umurumda bile değildi. Zaten o an kafamda yerinde değildi. Aklım sürekli bulanıklaşmaya başlıyordu ve beni doğru düzgün davranmaya teşvik etmiyordu. Bir ara nereye yürüdüğümü, neden yürüdüğümü bile unutmuştum.
Bilet satan adam çok kötü bakıyordu mesela. Çünkü yerimde bile duramıyordum. Sürekli yalpalıyordum. Bir ara bilet bile vermeyeceğini düşünmüştüm ama sonradan ne düşündüyse sessiz kalmayı tercih etmişti.
Şimdi Düzce'deydim. Birkaç gün yalnız kalmakla ve beklemekle meşgul olmuştum. Genel olarak zamanımı dışarıda harcıyordum. İhtiyacım olduğu anlar yakında bulunan hamama gidip güzelce yıkanıyordum. Sonra da bulduğum parkların bankında oturup karşımdaki yolu seyrediyordum.
Parklar bana güven veriyordu. Küçüklüğümden beri buralarda kaldığım için evim gibi hissediyordum. Bu yüzden de bilmediğim bir otelde kalacağıma burada sabahlamayı tercih ediyordum.
Kapıyı açıp içeriye girdim "Kolay gelsin." dedim. Bir haftada beş kere buraya gelmem artık Egemen ile aramızdaki resmiyeti bozmuştu. Bu birazda Egemen'in samimiyetinden kaynaklanıyordu. Çünkü ben ilk geldiğim zaman o kadar da konuşan birisi değildim. Daha doğrusu konuşabilecek halde değildim.
Küçük eczaneye girdikten sonra, gıcırtılı beyaz kapıyı arkamdan kapattım. Hafif hafif yağmur çiseliyordu ve ne kadar hafif yağarsa yağsın içeriye girebiliyordu. Dükkan küçüktü ve eskiydi. Küçük bir kasabada olduğumuz için genel olarak bütün dükkanlar eskiydi.
Raflardaki ilaçları düzenleyen Egemen, sesimi duyduğu an bana baktı ve gözlerini devirerek "Yine mi Lila?" diye sordu.
İçten olmasını zorladığım bir gülüşle yanına doğru ilerlemeye başladım. Sorduğu soruyu onaylar şekilde "Yine..." dedim. "Seni de bıktırdım biliyorum ama buna mecburum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...