Bölümleri beğenmeyi ve bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayııın🥺💜
İyi okumalar.
23.Bölüm;
Belimi parçalayıp acımasızca içime giren kurşunun içimdeki varlığını hissetmem normal miydi? Merminin soğukluğu sıcak kanıma karışmıştı. Hareket etmeye çalıştığım her an'da biraz daha içime giriyormuş gibi hissediyordum. Acısından bahsetmiyordum bile. Canım o kadar çok acıyordu ki oturduğum an'dan beridir gözümden akan yaşların haddi hesabı yoktu. Sürekli ağlıyordum, Asel uyuduğu için seste çıkartamıyordum. Dişlerimi sıkmaktan çenem kasılmıştı.
Kafam dengesizce hareket ediyordu. Sarhoş gibi neyi neden yaptığımı algılayamayacak kadar aklım yerinde değildi. Gözlerim kapanıyor, bilincim gidiyordu. Sonra irkilerek uyanıyordum. Her irkilişimde hareket ettiğim için akan kanın hızı artıyordu. Kaç dakika uyuyordum bilmiyordum, ama fazla olmadığına emindim. Sürekli uyuyup uyanma arasında mekik dokuyordum.
Kırık beyaz mermerle döşenmiş yerin kan gölüne döndüğünü fark ettiğim an minik bedeni dizlerimin üzerine yatırmıştım. Ne yazık ki güzelim yeşil tulumunun bazı tarafları kırmızılıklara boyanmıştı. Bunu ayıldığım an fark etmiştim. Eğer daha önce fark etseydim böyle olmaması için çok çaba sarf ederdim.
Umuyordum ki bu olay onun üzerinde kalıcı bir travma olarak kalmazdı, önemsiz bir detay gibi hafızasından silinip giderdi. Yoksa hayatı boyunca zorluklarla baş etmek zorunda kalırdı. Henüz bebekti, belki benim sekiz yaşından itibaren yaşadığım korkular gibi korkuları olmazdı ama uyumaktan korkabilirdi, her zaman yanında birisini isteyebilirdi. Sesten korkabilirdi, bedenimi delip geçen merminin bomba gibi çıkan sesinden çok fazla korkmuştu.
Nefes almak bile bir güçken, belim yavaş yavaş uyuşmaya başlamıştı. Sinan dakikalardır ortada görünmüyordu. Bizim iyi olduğumuzu düşündüğü için dışarısıyla ilgileniyor olmalıydı. Yoksa kapının ucunda duyulan silah sesinin benim bedenime hedef alındığını fark etseydi bir an önce buraya gelmek için uğraşıyor olurdu.
Gözlerim tekrar bir kayma eşeğine geldiğinde kapının tıklandığını duydum. Ağır ağır bakışlarımı kapıya doğru yönelttim. Sonunda gelmişti.
"Lila..." dedi Sinan, nefes nefese. Dakikalardır koşmuş gibi geliyordu sesi. "Çıkabilirsiniz, bitti her şey."
Gücüm bedenimden çekilip alındığı için başımı daha fazla sabit tutamadım. Bakışlarımı kapıdan ayırmak zorunda kaldım.
Kapı tekrar tıklandı.
"Lila sana sesleniyorum, duyuyor musun beni?"
Banyonun içerisinde yankılanan sadece Sinan'ın tıklattığı kapının sesiydi. Ona cevap veremiyordum. Nefes almak bile güçlükken ağzımı açıp ona seslenmek uzak bir hayalden ibaretti.
"Lila?" dedi, sorgulayan sesiyle. Sesinde ufaktan ufakta korku tohumları yerleşmişti. Biz içeriye girerken iyiydik, ne oldu birdenbire diye mi düşünüyordu? Belki de yaşadığım korkudan dolayı şoka girdiğimi düşünüyordu. "Bak gerçekten endişeleniyorum." Bir süre sessiz kaldı, benden cevap alamadı. "Başka çare bırakmadığın için kapıyı kıracağım, tamam mı? Sakin ol, korkma sakın. Eğer kapıya yakınsan oradan uzaklaşmaya çalış."
Kapının kırılıp kucağımdaki bebeğin bir an önce üzerimden alınmasını ondan daha çok istiyordum. Asel ne yazık ki bugün seslere doyamadığı gibi büyük ihtimal kapının kırılma sesine de şahit olacaktı. Ama uyuşmaya başlayan bacaklarımdan düşmek kadar kötü olmayacağını düşündüğümden bunu dert etmemeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...