Bölümleri beğenirseniz ve hikaye hakkında yorum yaparsanız çok sevinirim, desteğinize ihtiyacım var💜38.Bölüm;
Yazarın Anlatımıyla:
Odanın kapısı tık tıklandı. Sonra yavaşça aralandı. "Esad Bey..." dedi, orta yaşlardaki görevli kadın. Sabahın körü olduğu için içeriye girmekte tereddüt ediyordu. Adamı uyandırmak zorundaydı. "Esad Bey" dedi, yeniden.
Esad yattığı yatağından gözlerini kırpıştırdı. Uykunun en derin yerindeydi. Günlerdir doğru dürüst uyuyamıyordu. İşleri berbat bir hâl almaya başlamıştı. O lanet kız yüzünden her şey batmıştı. Gözüne uyku girmemesi tabii ki normaldi. Neredeyse yarı kazanç kapısı kapanmıştı. Uyuşturucuların tamamı ele geçirilmişti. Bu halde nasıl uyumayı düşünebilirdi ki?! Birkaç saniye ne olduğunu algılayamadı. En sonunda kapının ucundan başını uzatmış ona bakan kadını fark etti. "Ne var?" diye sordu, uykulu uykulu. "Gecenin bir vakti niye benim uykumu bölüyorsun?"
Kadın anında, "Özür dilerim efendim." dedi. Başıyla arkasını işaret etti. "Salonda sizi bekleyen birisi var. Acil olarak sizi kaldırmamı istedi."
Esad gerginlikle gözlerini kıstı. Alacaklılar şimdiden kapısına mı dayanmıştı, hem de onlarca korumaya rağmen? "Kim?" diye sordu, sertçe. "Bu saatte hangi ibne geldi?"
"Bilmiyorum efendim, adını söylemedi."
Çenesiyle dışarıyı işaret etti. "Tamam çık. Geliyorum birazdan." Kadın anında kapıyı kapattı. Esad yataktan kalktı. Odasındaki banyoya girdi. Soğuk suyla yüzünü yıkadı ve kendine çekidüzen verdi. Ardından odadan çıkıp onu bu saatte rahatsız etmeye teşebbüs eden kişiyi görmek adına salona doğru ilerledi.
Koltukta oturan adamı gördüğünde kaşları alayla havaya kalktı. "Vay..." dedi, sesli bir sesle. Koltukta kollarını dizine yaslamış olarak oturan adam sesin gelmesi üzerine başını kaldırdı. "Bu saatte beni ziyaret etmenin şerefi nedir?"
"Ziyaret etmeye gelmedim." dedi, soğuk sesiyle. Gözüyle koltuğu işaret etti. "Otur."
Esad koltuğa oturmadan önce, alayla "Emir vermek?" dedi. Güldü. Koltuğa oturdu, bacak bacak üstüne attı. "Ne işin var burada?"
"Sana çok büyük bir haber vermeye geldim." dedi. Esad'ın gözleri kısıldı. Oldukça ciddi görünüyordu. "Hem de çok büyük..."
"Neymiş bu büyük olan haber?" diye sordu, merakla.
Bu sefer alayla gülen kişi karşısındakiydi. "Kuru kuru olmaz değil mi? Bir karşılığı olmalı."
Esad "Ne istiyorsun?" diye sordu.
"Silahlarını" dedi.
Gözlerini kocaman açıldı. "Ne?!" Tek mal varlığı olan silahları mı istiyordu gerçekten?! Kafayı yemişti bu. Silahlar geçim kaynağıydı. Artık uyuşturucularda yoktu. Canından daha önemli olan o silahları asla vermezdi. "Saçmalamayı kes. Onları asla sana vermem, bunu biliyorsun."
"O zaman bu büyük haberi öğrenemezsin."
Koltuktan kalktı. "Umurumda bile değil. Hiçbir şey silahlarımdan önemli olamaz." Arkasını döndü. "Başka bir şey yoksa çık-"
"Lila'yı buldum."
Tek bir cümle Esad'ın yerinde kalmasını sağlamıştı. Vücudundaki kan akışı anında değişti. Arkasına doğru döndü. "Kim?" diye sordu, merakla. Göründüğünden daha meraklıydı aslında. Sadece belli etmek istemiyordu. Hislerini kolay kolay ortaya dökmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...