Bölümleri beğenirseniz ve hikaye hakkında yorum yaparsanız çok sevinirim, desteğinize ihtiyacım var, şimdiden teşekkürler💜Not; Kemerlerinizi takmayı unutmayın, bu bölüm fena bir bölüm!
41.Bölüm;
Kanlı ruhu delip geçen kasvet rüzgarın etkisinde bile yıkılmıyordu. Önüne çıkan şiddet ne olursa olsun zırh giymiş gibi korunuyordu. Karşılıklı iki beden. İkisi de acı çekiyor. Birisi diğerinin aksine acısını belli ediyor. Ağlıyor, üzülüyor, pişman oluyor. Bedeni her duyguyu iliklerine kadar hissediyor. Duyguları bedeninin içinde yaşatabiliyor. Hassas kalbine zarar verebiliyor, kalbinden etkilenen aklı ise bazen düşünmeyi es geçebiliyordu.
Diğerinin ise duyguları anlaşılmıyordu. Bakıyordu ama nefretle mi, özlemle mi, acıyla mı olduğu bilinmiyordu. Sadece soğuk bakışlardı. İfadesiz, anlamsız, bir yabancıya bakar gibi... Duygularını iyi saklayabiliyordu. O acısını içinde yaşıyordu.
Şiddetli yağan yağmurun altında ikisi de deliler gibi ıslanmıştı. Onlar konuşamamıştı ama yağmur onların arasındaki sessizliğe ses olabilmişti. Çatıdan damlayan su damlacıkları, gökten yağan temiz su parçacıkları oldukça rahatlatıcı geliyordu. En azından ortamdaki gerginliği içine çekebiliyordu.
Sinan yaşlı gözlerinin ardından birkaç adım attı. Islak ve uzun kirpikleri arasında Lila'dan bir tepki bekledi. Hemen yanına gitmek istiyordu ama onun istememesinden korkuyordu. Korktuğu tepkiyi almadı. Lila bir adım uzaklaşmadı. Yakınlaşmadı da. Hareket dahi etmedi. Olduğu yerden Sinan'a bakmaya devam etti. Ellerini cebine sokmuştu. Burnu dahil olmamak üzere yüzünü montun içerisine saklamıştı. Üşüdüğünü kızarmış burnundan anlamak zor değildi. Yanaklarını da hafif bir kızarıklık kaplamıştı.
Sinan bu hareketsizliğinden cesaret alarak adımlarını hızlandırdı. Attığı sert adımlar yerdeki ıslakları yerinden oynatıyordu. Dik duruşu ve asaleti herkesi etkileyebilecek cinstendi. Yanına geldiği an beklemeden sarıldı. Bir eli Lila'nın belini sararken, diğer eliyle ensesini tutmuştu. Sıkı sıkı sarıldı. İki bedeni tek beden haline getirdi. Onu bırakmak istemiyordu. Bir kere daha gidecek olmasından korkuyordu. Siyah saçlardan gelen tanıdık koku burnuna ilişince sesli bir şekilde nefes aldı. Sonunda rahat bir nefes alabilmişti. Lila'sız aldığı her nefes çeşmeden su içmek gibiydi, güneş kremi sürmeden dışarı çıkmak gibiydi. Onsuz eksikti.
"Lila..." Dudaklarından bir dua gibi çıkan bu isimi defalarca tekrarladı. Başını Lila'nın soğuk boynuna gömdü. "Seni çok merak ettim."
Dakikalardır tepki vermeyen Lila ağırca yutkunarak ilk hareketini vermiş oldu. Kuruyan dudaklarını hızlıca nemlendirdi. "Neden?" diye sordu, havanın soğukluğuyla yarışabilecek olan soğuk sesiyle. Elleri hala cebindeydi, Sinan'ın sarılışına karşılık vermemişti. Geriye de çekilmemişti. "Neden beni merak ettin?"
İstemeye istemeye geriye doğru çekildi. Elleri Lila'nın kolunda kalmıştı. "Neden mi?" Gözleri merakla Lila'nın siyah gözlerine dolanıyordu. Gerçek gözleri siyah rengindeydi. Taktığı lensin aksine oldukça koyu bir renk göze sahip olduğu için sanki başkasıymış gibi görünüyordu. Gözler insanı değiştirirdi, bakışlardaki anlam kadar. "Bir aydır ortada yoksun Lila, merak etmem sence de normal değil mi?"
Lila'nın soğuk ifadesi anında değişti. Alayla güldü. "Çok haklısın..." Sesi gerçeklikten uzak, tamamen dalga geçer nitelikteydi. Bunu anlamaması zor olmamıştı. Gözleri soğuktan değil acıdan dolmuştu. "Umarım çok kızmamışsındır, merak etmişsin ya hani. Sana da haber vermeden gittim, tüh ya. Neden gittim ki ben? Kafama estiği için herhalde. Keyfine gidiyorum işte, asla seninle ilgisi yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...