Beğenmeyi vee yorum yapmayı unutmayınızzzz...Keyifli okumalarr 💜
13.Bölüm:Yalnızlığın güzel olduğunu düşünürdüm. Aslında yalnızlığı seviyordum ve bundan şikayetçi değildim. Genellikle tek başıma vakit geçirirdim, tek başıma yemek yerdim, tek başıma dolaşırdım, tek başıma ders çalışırdım... Yalnızlığa alışık birisiydim.
Küçükken arkadaşsız olmanın kötü olduğunu düşünürdüm. Arkadaşım olacağı zaman da zorlanacağımı bilirdim. Arkadaşlarıma ailemi anlatamazdım. Onları evime çağıramazdım, çünkü kalacak bir evim yoktu. Onlarla birlikte okul gezilerine katılamazdım, çünkü annemin verdiği paralar anca bana yetiyordu.
Bu yüzden arkadaş edinmekten hep uzak dururdum.
Zorbalık görmekten korkardım. Çevremdeki çocukların bana sataşmasından, dalga geçebilecek olmasından korkardım. Parkın bir köşesinde tek başıma otururken bana dik dik bakabilecek olmalarından korkardım.
Bu yüzden hepsinden uzak durdum ve onlarla muhatap bile olmadım. Sessiz kaldığım sürece kimse bana bulaşmıyordu. Kimse üzerime gelip dik dik bakmıyordu. Bu durumu sevdiğim için sessizliği seçmiştim.
Aslında, çok küçükken bir arkadaşım olmuştu. Arkadaş edinmekten ne kadar kaçındıysam, o benim tam tersime arkadaş edinmek için can atıyordu. Sokakta kaldığım zamanlar o da sokakta kalıyordu. Sürekli peşimde dolanıyor ve yanımdan ayrılmıyordu. Tek uzak kalamadığım çocuk, oydu.
Benden küçük bir kız çocuğuydu. Yaklaşık bir aya yakın onunla vakit geçirmiştim. Beni ablası olarak görüyordu ve etraftan çok korktuğu için yanıma siniyordu. Kollarını sımsıkı olacak şekilde bacaklarıma sarıyor, asla bırakmıyordu.
Onunla geçirdiğim kısa ve güzel anılar, hayatımdaki en değerli anılardı. Parkın bir köşesinde onunla oturmak, ona hikayeler anlatmak, her daim yanında olacağımı dile getirmek beni inanılmaz güçlü hissettiriyordu. Onu çok seviyordum, ona ablalık etmek tarif edilemez bir duyguydu. Ben onun tek arkadaşıydım, tek kardeşiydim.
Bir gün geldi... asla yaşanılmasını istemeyeceğim bir gün. O gitti, tek başıma kaldım. Onun çaresiz gidişini anbean şahit oldum. Dilim tutuldu, bacaklarımın kaskatı kesildi, gözlerimden yaşlar boşaldı. Onunla geçirdiğim son günün, o gün olduğunu bilememiştim. O da küçüktü, bende küçüktüm. Gitmemesi için hiçbir şey yapamamıştım. O beni bırakıp gittikten sonra ben tekrar yalnız başıma kaldım.
Tekrardan arkadaş edinmekten korktum. Kimsenin o küçük kız çocuğu gibi bana ilgi göstermeyeceğini, bacaklarıma yapışıp sıkı sıkı sarılmayacağını biliyordum. O denli sevilmeyeceğimi, güvenilmeyeceğimi, sırların anlatılmayacağını biliyordum.
İki gün önce yaşananlar küçüklüğümdeki gibi değildi. Kim olduğunu dahi bilmediğim Savaş'a bulaşmadığım halde o bana bulaşmıştı. Beni hemen benimsemiş ve istediklerini yapmamı istemişti. Yapmadığımdaysa babama ve bana hakaret etmişti.
Küçükken sessizliği severken, şimdi konuşmayı tercih edecektim. Büyüyünce işler değişiyordu. Hiçbir şey çocukluğumdaki gibi ilerlemiyordu. Ben sustukça üzerime üzerime geliyorlardı. Sessizliğimi, kabulleniş olarak kabul ediyorlardı.
O gün kapının dibinde saatlerce oturmuş, sessizce düşünmüştüm. Bugüne kadar neler yaptığımı, hayata nasıl devam ettiğimi, mücadelemi, sabrımı, yaşama hevesimi, kararlılığımı ve bu işin nasıl bir sonla biteceğini...
Elinde sonunda bitecekti ve bu bitişi dört gözle bekliyordum. İçimdeki heves solmaya başlamıştı, bu beni korkutuyordu. Bir ruh gibi olmak, her şeye boyun eğmek, kabullenmek, beni çok korkutuyordu. Kendi irademle değil onların bir kuklası gibi hareket etmek beni korkutuyordu. Yaşayamamak, gerçek anlamda nefes alamamak beni korkutuyordu. Bu yüzden bu işin bir an önce bitmesini istiyordum. En kısa zamanda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...