Selamlarrr, nasılsınızz?
Kısa bir konuşma yapacağım, lütfen okuyuun📍
Henüz bu bölümlere kadar okunma fazla değil, farkındayım. Okunma sayılarını her gün kontrol ediyorum. Bu bölüme kadar gelip de, hikaye hakkında düşüncelerinizi belirtmezseniz kırılırım:(
Yaklaşık altı- yedi aydır bu hikayeyi yazıyorum. Finale yaklaştığımızı da belirtmek istiyorum. Büyük ihtimal yıl başına kalmadan kitabın sonunu okuruz. Sonra da bir süre hikaye yazmaya ara vereceğim. Tekrar yks sınavına hazırlandığım için ipleri sıkı tutmam lazım. Hikayeleri de baştan savma yazmak istemiyorum.
Bölümler uzun uzun geliyor. Okuması zorlayabilir sizi, ara vererek okursanız daha iyi olur. Sıkılmazsınız da.
Sizden ricam bölümleri beğenmeniz ve hikayeye destek olmanız. Yazıyorum ve haliyle birçok kişiye ulaşmasını istiyorum. Bence fazla bir istek değil🥺
Okuduğunuz için teşekkür ederim, sağlıcakla kalın💜
29.Bölüm;
Kafamın, kolumun, bacağımın vücudumdan ayrılmasını bekledim. Silah sesi dışında patlama sesi de duymayı bekledim ama duyamadım. Canımda acımıyordu. Patlama olmuştu da ben mi duymamıştım acaba? Belki de patlamalı olaylarda biz duymadan ölüyorduk.
Gözlerimi sımsıkı yummuştum ve olacak felaketi hala bekliyordum. Ayaklarımın yere bastığını hissediyordum. Hala dik bir şekilde durmak enteresandı. Şimdiye milyonlara ayrılmış ve parçalarımın yanık et yığınından ibaret olması lazımdı.
Kulağıma gelen hareketlilikle gözlerimi aralamak istedim ama aralayamadım. Korktum. Bir şeyler haşır huşur ediyordu ama kimseden ses çıkmıyordu. Duyu organım da çalıştığına göre ölmemiştik.
Görkem iç çekerek "Eliz'e söylememiş miydiniz?" diye sordu. Neyi söylememişler miydi?
"Ben Poyraz'a söylemiştim, söylesin diye." dedi Sinan.
Poyraz'da hemen lafa atladı. "Ben de Dicle'ye söylemiştim, söylemesi için."
Dicle "Ben söyleyecektim ama Savaş karşısındaydı. Onunla ilgileniyordum." dedi.
Yüzüme değen elleri hissettiğim an irkildim. Bu dokunuşu her ne kadar tanımasam da patlayacak olmanın etkisiyle hafızam belli bir süre algılamayı duraklatmıştı. "Ştt..." dedi, sessiz bir şekilde. "Sakin ol. Gözlerini aç Eliz" Sinan'ın konuşması üzerine tereddütle gözlerimi açtım. Onun bana Eliz demesine alışamıyordum. Sanki bana değil de başkasına söylüyormuş gibi hissediyordum.
Tek derdin bu mu?
Etrafa bakındım. Savaş ve adamları yerde yatıyordu. Hiçbir yerlerinden kan akmıyordu, ölmemişlerdi sanırım. Bizimkiler ise merakla bana bakıyordu.
"İyi misin?" diye sordu Sinan. Gözleri merakla benden bir cevap bekliyordu. Baş parmağı yavaşça yanağımı okşadı.
Az önce patlayacak olmamızın stresiyle nasıl iyi olabilirdim ki? Patlamamıştık, orası ayrı bir davaydı. Ödüm kopmuştu ama. Ölmekten korkuyordum, ölmenin şekillerini düşününce daha da korkuyordum.
Afallamış bir şekilde "Niye patlamadık?" diye sordum. Aklımdaki tek soru buydu. Normal şekilde hiçbirimizin nefes almaması lazımdı. Cesetlerimizin bile olmaması lazımdı. Bulunduğumuz mekanın havaya uçması lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...