Bölümleri beğenirseniz ve hikaye hakkında yorum yaparsanız çok sevinirim, desteğinize ihtiyacım var, şimdiden teşekkürler💜40.Bölüm;
Ciğerlere çekilen her oksijen can yakacak nitelikteydi. Yanıyordu ama söndürmeye imkan yoktu. Acıyordu ama dindirebilecek bir yöntem yoktu. Herkesin ocağına ateş düşmüştü. Yanıyorlardı, öncesinde çok kişiyi yakmışlardı ve belki de onların cezası bu şekildeydi.
Hak eden hak ettiği değeri görmeliydi. Birçok kişinin canını yakan bu insanlarda hiç beklemedikleri biri tarafından acıya mahkum edilmişti. Bu sefer masum insanların değil, kötü adamların canı yanmıştı.
Otopsi sonucu iki gün sonra sonuçlanmıştı. Zaman kavramı burada anlamını yitirmişti. Başta Sinan olmak üzere Görkem, Haluk, Hamit, Selçuk ve Tufan o cansız bedenin sahibini merak ediyordu. Öğrendiklerinde ise asla beklemedikleri bir şeyle karşılaşmışlardı.
Geçen iki gün içerisinde çok karışık olaylar olmuştu. Reha cinayet olayından yaklaşık iki saat sonra ortaya çıkmıştı. Hem de ellerinde mantılarla. Bunu gören Selçuk ve Hamit, Reha'nın dalga geçtiğini düşündükleri için sert girişmişlerdi. Sonuç olarak birisini öldürdükten sonra ellerinde mantılarla gelmesi asla normal değildi.
Aslında olaylar tam da böyle değildi.
Reha, Selçuk'tan arabayı almıştı çünkü Poyraz böyle olmasını rica etmişti. Arabayı aldıktan sonra Poyraz'a vermişti ve Poyraz'da kendi arabasını Reha'ya vermişti. Aslında kısa süreli bir değiş tokuş yapmışlardı. Reha'nın bu olayla da, cinayetle de alakası yoktu.
Ölen, yani öldürülen kişi Lila değil, Dicle'ydi.
O gün Lila ile parkta buluştuktan sonra dayak yemiş haliyle Poyraz'ın yanına gitmişti. Gelmesini Poyraz istemişti. Zaten Dicle, Savaş'ın ölümünden sonra artık kimse ile görüşmek istemiyordu. Poyraz'da onun için gelip geçici, zevk için görüştüğü birisiydi. Poyraz'ın varlığı pek de umurunda değildi. Belki de sadece Savaş'ı kızdırmak için buluşuyordu, vakit geçiriyordu. Bunu Dicle'den başkası bilemezdi. Öldüğüne göre, hiçbir zaman bilemeyecektik.
İkili buluştuktan sonra daha sessiz ve sakin bir ortam olması için Poyrazların ormanda bulunan evine doğru gitmeye başladı.
17 Eylül 2023, Saat 18:05
Araba ne yavaş, ne de hızlı denilebilecek bir derecede ilerliyordu. Normal yoldan sapıp orman yoluna girmişlerdi.
"Poyraz?" dedi Dicle, yarım ağız konuşarak. Yüzüne isabet eden yumruktan bir tanesi dudağına da gelmişti.
"Hı?" diye mırıldandı Poyraz. Aklı Dicle'den çok Lila'daydı. Kızgın olduğunu ve bir daha görüşmemek istemesinin kızgınlıktan dolayı olduğunu biliyordu. Yine de düşünmeden edemiyordu. Kendisini affettirmesi lazımdı.
"Sana bir şeyler itiraf edeyim mi?"
Gözleri muzurca soru soran kıza döndü. Ne kadar dayak yerse yesin o mavi gözleri parlaklığından eksilmiyordu. "Ne gibi bir itiraf?" diye sordu, düz bir sesle. Aslında Dicle'nin pek bir itiraf yapmasına gerek yoktu. Poyraz çoğu şeyi biliyordu. Dicle bugün itiraf etmelere doyamamıştı.
Önüne döndü. "Ama senden de dayak yerim diye korkuyorum." dedi alayla.
Poyraz samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi. "Merak etme ben sana elimi bile kaldırmam." dedi. Yalan değildi.
"İnce düşünceli adam..."
"Aynen ondan." diye geçiştirdi.
Dicle aniden konuyu değiştirerek, "Ben Savaş'a çalışıyordum." dedi. Canına susamış gibi her şeyi herkese anlatası vardı. Zaten susmayan ve yerinde duramayan birisiydi ama bu sefer ki hareketleri damara basma üzerineydi. "Asla Esad'ın tarafında olmadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLA | TAMAMLANDI
RomanceGözlerimi, uzun zamandır boş olan belli bir süredir kendi varlığımla doldurduğum eski, demirleri paslanmış otobüs durağında gezdirdim. Durakta oturan takım elbiseli adam huzursuzca etrafına bakınıyordu. Otobüs beklemiyordu, birini arıyordu. Çok geçm...