36-) Lila

98 10 0
                                    


Bölümleri beğenmeyi ve varlığınızı belli etmeyi unutmayıın♥️

36.Bölüm;

Derin bir nefes verip "Görkem." dediğinde, yere baskı uygulayıp güç aldığım ellerimde gücünü yitirmişti. Saçmalıktı. Zangır zangır titreyen vücudum adeta duyduğu ses karşısında titremekten vazgeçmişti. Kaskatım kesilmişti. "Görkem senin abin, Lila. Öz abin."

Görkem, Esad'ın oğluydu. Hatta Görkem'in kardeşi de Poyraz'dı.

Dalga geçiyordu benimle. "Hah..." dedim, alayla. Böyle bir şeyin imkanı yoktu. Görkem, babamdan nefret ediyordu. O adamdan hoşlanmıyorum, demişti. Sebebini söylememişti ama bilmeme de gerek olduğunu zannetmiyordum. Sonuç olarak gerçekten sevmiyordu. Babası olduğu için miydi yani nefreti? Çöktüğüm yerden ayağa kalktım. Karşısında güçlü bir şekilde durdum. "Görkem abim yani öyle mi?" İnançsızca sorduğum bu soruya bir cevap alamadım. "Bu masalları başkasına anlat. Ben daha fazla dinlemek istemiyorum."

Yanından hızla geçip yürümeye başladım. Arkamdan "Bekle!" diye bağırdı ama beklemedim. Aksine daha da hızlandım. Hızlı adımlarım gittikçe arttı. Koşmaya başladım. Gözlerimden akan yaşları sildim. Ne abisinden bahsediyordu ya?! "Bekle gitme Lila!"

"Abin diyor ya, abin! Neresi burası, akraba örgütü falan mı?! Herkes herkesin bir şeyi çıkıyor saçmalığa bak! Selçuk abi de amcan de tam olsun! Hamit amca da dedem falandır, neden olmasın ki?!"

Taksiye bindim. Camdan göz ucuyla babama baktığımda hala aynı yerde durduğunu, telefonla konuştuğunu gördüm. Yüzünden anlaşılacağı üzerine kötü bir şeyler olmuştu. Eliyle başını sıvazlıyor, parkta küçük adımlar atarak dolanıyordu. Varlığımı çoktan unutmuştu. Annemin yanına gidene kadar bütün ihtimalleri düşünüyordum. Madem bir tane daha çocuğu vardı, neden hiç bahsetmemişti ki? Bu kadar sene oğlunu hiç mi özlememişti? Bu nasıl bir saçmalıktı?

Görkem küçüklük resmimi taşıyordu çünkü kardeşini arıyordu, gerçek böyle olabilir miydi? Belki de o yüzden ilk karşılaştığımız gün elinde küçüklük fotoğrafımı görmüştüm. Esad'dan ve diğerlerinden gizli gizli halletmeye çalışıyordu o zaman. Kardeşini kötü adamların bulacak olmasından korkuyordu belki de. Gerçekten böyle olabilir miydi?

Taksi durdu. Parayı ödedikten sonra arabadan indim ve direkt bizim eve doğru koşmaya başladım. Saksının toprağında duran anahtarı çıkarttım. Kapıyı açtım. Evin içerisine girdim ve kapıyı tekrar kapattım.

Salonda oturan annemle göz göze geldiğimizde söze nasıl başlayacağımı bilemiyordum. Kapının eşiğinden geçtiğim an her şey başka bir pozisyona geçecekmiş gibiydi. Benim için işler daha da zorlaşacaktı. Bunun farkındaydım.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu, merakla.

"Görkem senin oğlun mu?" diye sordum, anında.

Gözleri bir anda hiçbir tepki veremedi. Uzun uzun ifadesizce baktı. Eğer rol yapıyorsa, gerçekten iyi başarıyordu. Ne hissettiğini dahi anlayamıyordum. Nereden öğrendiğimi anlamaya çalıştı ama benim de ona karşı sergilediğim tepkisiz bakışlarımdan dolayı bir şey anlayamadı.

"Öğrendin mi?" diye sordu, meraksızca. Sanki her yerden öğrenebilirmişim gibi rahat sormuştu. Gerçekten de oğluydu. Ve ben buna bile tepki veremiyordum.

Adımlarımı ilerleterek yanına doğru ilerledim. "Doğru yani bu?" Yanındaki boşluğa oturdum. "Bana neden söylemedin? Benden bunu nasıl saklarsın?"

"Öyle olması gerekiyordu." dedi, sessizce. Dudaklarının arasında tuttuğu sigarayı parmaklarının arasına aldı. Merakla bana döndü. Gözleri çok yorgun bakıyordu. Günlerce ağlamış gibi şişmişti. Allah bilir yine ne düşünerek uyuyamamıştı. "Onu gördün mü?"

LİLA | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin