2. Bölüm: "KÖTÜLÜK YUVASI"

34.4K 2.4K 10.1K
                                    

Selamlar! Nasılsınız? Görüşmediğimiz beş günde sizleri çok özledim. Umarım bu bölümü çok seversiniz. Biraz sinir krizine girebilirsiniz çünkü ben yazarken sürekli nefeslenmek zorunda kaldım 🥲

Bölüme geçmeden önce, geçen bölümki gibi bu bölüme de oy vermeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim. Yorumlarınız kendimi inanılmaz iyi hissettiriyor ve yazma hevesimi arttırıyor. Hepinizi kocaman öpüyorum ve iyi okumalar diliyorum!

BÖLÜM ŞARKISI: Jakuzi - Koca Bir Saçmalık

❄️ 2. BÖLÜM: "KÖTÜLÜK YUVASI" ❄️


Yekta Arslan ...

Kızlar yürüyüş yapmak üzere dışarı çıktıktan on beş dakika sonra salonda toplanmıştık ve son bir saattir yeni çıkan aksiyon oyunlarından birini oynuyorduk. Açıkçası bu tarz oyunların beni haddinden fazla heyecanlandırdığını itiraf etmeliydim. Oyundaki karakterim ölecek diye aklım çıkıyordu ve olmayan panik atağım tetikleniyordu. Ancak bir şekilde saçma bir bağımlılığın esiri olmuş gibiydim.

Ana karakter verdiğim tüm çabalara rağmen ölünce dudaklarımdan istem dışı bir küfür firar etti. Öfkemin esiri olarak oyun konsolunu sertçe sehpaya bırakıp arkama yaslandım. O sırada Atalay keyifle konsolu kaptı ve o sinir bozucu sırıtmasını takınarak, "Bu iş nasıl yapılırmış, öğren bakalım," diyerek beni kışkırttı.

"Bazen arkadaşım olmamanı diliyorum," derken oldukça samimiydim. "Böylece seni parçalara ayırabilirdim."

Atalay sırıtmasından ödün vermeyerek oyun oynamaya başladı. Hangisi daha sinir bozucuydu emin olamadım. Beni zerre kadar umursamaması mı yoksa benim geçmek için kendimi yırtmama rağmen her seferinde öldüğüm bölümü kolaylıkla geçmesi mi?

Gururumu ezdirmeyeyim diye sessizliğimi koruyarak birkaç tüyo kapmak için Atalay'ın oynayışına tamamen odaklanmıştım ki Serkan'ın, "Atalay," diyen sesiyle dikkatim dağıldı. Üçlü koltukta uzanıyor, benim gibi oyunun akışını inceliyordu fakat dalgın bakışları sanki ayrı bir dünyada olduğunu fısıldar gibiydi. "Beren'le aranız nasıl?"

Tek kaşımı kaldırdım ve Atalay'dan önce cevap vererek, "Neden soruyorsun ki?" diye lafa atladım. Soruş tarzı yüzünden Atalay'ın ilişkisinden çok kendi ilişkisiyle ilgili bir problem varmış gibi bir hissiyata kapılmıştım. "Elisa'yla aranızda bir sorun mu var?"

Serkan cevap vermek yerine derin, düşünceli bir nefes alırken Atalay, "İyiyiz," diyerek arkadaşımın sorusunu yanıtladı. Ela gözleri şüphecilikle parıldamıştı. "İlişkimiz genel olarak çalkantılı, kabul ediyorum ama günün sonunda bir şekilde toparlıyoruz."

Serkan sorusuna verilen cevaptan pek tatmin olmamış gibiydi. Yerinde huzursuzca kıpırdanırken sorumu yineledim: "Serkan, Elisa'yla aranızdaki problem nedir?"

"Bir problem yok da," diye lafa başlarken söylediği söze kendisinin de inanmadığı açıktı. "Anlaşamadığımız birkaç konu var."

Onu sinirlendirmek için, "Bak," dedim. Bir yandan da yüzüme gevşek bir gülümseme yerleştirmiştim. "Aranızda herhangi bir sorun varsa Elisa'ya ben yürüyeceğim, yabancıya gitmesin güzelim kız."

Serkan'ın doğrulmasını ve bana öfkeli bakışlar göndermesini bekledim. Genelde bu tarz konuşmamdan hoşlanmazdı ve beni sertçe uyarırdı ancak o an yerinden kıpırdamadı bile. Dürüst olmak gerekirse bu kayıtsızlığı oldukça beklenmedikti.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin