15. Bölüm: "HİDDET RÜZGÂRI"

16K 1.5K 1.3K
                                    

Selamlar dostlarım! Oy vermeyi ve satır arasına bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen 🤍

15. BÖLÜM: "HİDDET RÜZGÂRI"

 BÖLÜM: "HİDDET RÜZGÂRI"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elisa Yıldırım...

Çınar'la atış yapma üzerine çalışmaya başladığımız günden sadece birkaç gün geçmesine rağmen kat ettiğim ilerleme hayranlık uyandırıcıydı. Yaptığım her başarılı atışta mutluluktan göklere çıkıyor, başarısızlığımda ise karalar bağlamak yerine iyice hırslanıyordum. Çınar'sa zaman zaman yaptığım hataları genelde müthiş bir olgunlukla karşılıyor, sözlerini anlamadığımda tepki göstermek ve hevesimin kırılmasına neden olmak yerine kendimi geliştirmem için büyük bir sabır göstererek anlattıklarını defalarca tekrarlıyor, bundan da hiç gocunmuyordu. Eh, zaman zamansa Çınar'lık yapmaktan vazgeçmiyordu ancak kusursuzca sergilediği sinir bozucu hareketlerine bir çeşit bağışıklık kazanmıştım

Aradan geçen zaman sadece atış yeteneğimi değil, Çınar'la iletişimimizi de geliştirmişti.

Evet, bana karşı hiçbir zaman kaba olmamıştı. Sarhoş olduğu gece içindekileri dökmesi, sonrasında onun hayatını kurtarmam aramızdaki buzları büyük ölçüde eritmişti ama ona derdimi paylaştığım ve onu bir nevi sığınak olarak gördüğüm andan beri bana davranışları daha da ılımlı hâle gelmiş, bakışları sanki biraz daha yumuşamıştı.

Hâlâ alaycı ve zaman zaman da çıldırtıcıydı ama bakışlarında dostane bir parıltı vardı. Bana sanki bir rehin değil de misafirmişim gibi davranıyordu. Kapımı kilitlemiyor, beni bağlama ihtiyacı hissetmiyor, canavar saldırısına hazırlıklı olmamız adına uzanabileceğim yerlere silah koymaktan çekinmiyordu.

Aptalca ama bana güveniyordu ve ben de güvenini boşa çıkarmamak gibi daha da akılsız bir davranış sergiliyordum.

Onunla ilgili ne zaman olumlu bir şey düşünsem ormanda öldürdüğü insana karşı ağır bir sorumluluk hissediyordum. Çınar birinin canını almıştı ve ben insanın içini ısıtan gülümsemesine bakıp aptalca sırıtıyor, bu gerçeği yok sayıyordum. Onunla arkadaş olabilirmişiz gibi davranıyor, sanki dünyanın en sıradan işiymiş gibi onunla keyifle sohbet ediyordum.

Bazen bana davranması gibi davransa şu an hissettiğim karışıklığın çeyreğini bile hissetmeyeceğimi düşünüyordum. Birine zarar vermişti o, zalim olmalıydı. Bana kötü davranmalı ve korkudan ecel terleri dökmeme neden olmalıydı. Böylece ona çekmem gereken gardı bu kadar kolay indirmezdim.

Oysa o benimle konuşmaktan zevk alır gibi sohbet etmeyi, kendimi korumayı öğretmeyi ve tüm ciddiyetiyle Shrek'in karakterini analiz etmeyi tercih ediyordu.

Çınar aklımı bulandıran bir bilmeceydi.

Ve bu bilmeceyi çözmeye çalışmak hoşuma gidiyordu.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin