6. Bölüm: "ÇARESİZLİK"

21.1K 1.7K 3.3K
                                    

Merhaba dostlarım. Yeni bölümle sizlerleyim. Normalde bu bölümümüz oldukça uzundu ama bölümün giriş kısmı o kadar etkileyici ve sarsıcı ki bölümü ikiye bölüp, ilk kısmını daha erken atma kararı aldım. Kitabı ikiye bölmemin diğer nedeni şu, bu bölümü yazarken Elisa'nın hislerini sindirme ihtiyacı hissetmiştim. Okurken sizin de benzer şeyleri hissedeceğinizi düşündüm ve sonraki bölüme kadar size zaman tanımak istedim.

Hepinizi kocaman öpüyorum canlarım. Satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın çünkü sizin yaptığınız yorumlar daha hızlı yazmamı sağlıyor, yazma hevesimi arttırıyor. Hepinizi kocaman öpüyorum!


❄️ 6. BÖLÜM: "ÇARESİZLİK" ❄️

Bölüm Şarkısı: Canozan - Sar Bu Şehri

Bölüm Şarkısı: Canozan - Sar Bu Şehri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elisa Yıldırım ...

Zihnim çağlayan bir ırmak misali bir kabustan diğerine geçerken titreyerek uyandım. Rüyalarım uzun süredir benzer kâbusların kuklalığını yapıyordu. Bu yüzden gözlerimi araladığımda, düşlerimin uzun yıllardan beri ilk kez farklı kabuslara ev sahipliği yapmasının şaşkınlığı içindeydim.

Rüyamda bir şeyden kaçıyordum ancak kaçtığım şeyin ne olduğuyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. En sonunda bir eve daldım ve çalışma masasının altına girdim. Ne gariptir ki bir yabancı daha benimle aynı yerde saklanıyordu. Hiç konuşmasak da bir sebepten dolayı ikimizin de aynı şeyden kaçtığına emindim. Yüzü gölgeler tarafından gizlenmişti ancak en karanlık gecede bile ışıldayan bir çift yeşim rengi göze sahipti.

Rüyamda ürkütücü ayak sesleri odanın içine kadar girdi ve sonra hatırladığım tek şey gri gözleri vahşi bir açlıkla parıldayan, beyaz ten renkli korkunç bir canavardı. Tam o an uyanmıştım.

Dün gece yaşananlar keskin bir bıçak gibi aklıma saplanırken hatıralarımı kucakladım. Yaşananların altında adeta ezildiğimi hissediyordum, bir an için nefes almak bile çok sancılı geldi. Sadece bir gecede eski sevgilimin beni en yakın arkadaşlarımdan biriyle aldattığını öğrenmiş, bir cinayete tanıklık etmiş ve eşi benzeri görülmemiş bir canavar tarafından öldürülmekten kıl payı kurtulmuştum.

Dudaklarımı aralamaya çalıştığımda bir bant tarafından sıkıca kapatıldığını fark ettim. Arkamdaki ellerimi hareket ettirmek istedim ama tenim ipe sürtününce yaşadığım acıdan dolayı yüzümü buruşturdum. Ayaklarım da aynı şekilde kalın iplerle bağlanmıştı.

Etrafımı incelemek için başımı kaldırdığımda, yüzüm pencere tarafına dönük olduğum için gördüğüm ilk şey karlı dağların ardında yükselen belli belirsiz gün ışığıydı. Uykusuzluk yüzünden acıyan göz kapaklarımı kuvvetli ışık karşısında kısılırken beceriksiz hareketlerle olduğum yerde dönmeye çalıştım. Oda oldukça az eşyadan oluşuyordu. Üstünde yattığım çift kişilik yatak odanın sol tarafına yerleştirilmişti. Sağımda koyu kahverengi küçük bir dolap vardı. Kapının hemen yanında bir masa ve bir sandalye, onun yanındaysa çeşit çeşit türde romanların yer aldığı ahşap bir kitaplık duruyordu.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin