7. Bölüm: "YASAKLANMIŞ UMUTLAR"

22.6K 1.7K 3K
                                    

Merhaba dostlarım! Yeni bölümle birlikteyiz. Satır aralarına bol yorum yapmayı unutmayın lütfen. Siz yorum yaptıkça yazma hevesim kuvvetle artıyor. Hepinizi öpüyorum!

Bölüm Şarkısı: Billie Eilish, Khalid - lovely

7. BÖLÜM: "YASAKLANMIŞ UMUTLAR"

Ağlamaktan uyuyakaldığım için gözlerimi açtığımda başım şiddetle ağrıyor, burnum akıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ağlamaktan uyuyakaldığım için gözlerimi açtığımda başım şiddetle ağrıyor, burnum akıyordu. Pencereye dönük olduğumdan gün ışığı gözümü adeta yaktı. Yerimde huzursuzca kıpırdanarak sırt üstü döndüm. Kelimenin tam anlamıyla pislik içindeydim. Hayatımı kurtaran katil -cümlenin anormalliği bir an aptal gibi sırıtmama neden oldu- her yerimi çamura bulamıştı ve vücudum hâlâ son derece kirliydi. Öte yandan dün gece kar fırtınası her yerimi öylesine sarmalamıştı ki soğuk adeta içime işlemişti. Sıcak bir duş almadan gerçekten ısınabileceğimi sanmıyordum.

Ellerimi yatağa bastırıp bedenimi itmeye çalıştım ve zorlukla doğruldum. Açlıktan bir anlığına başım dönmüş, gözümün önünde milyarlarca karınca belirmişti. Şüphesiz ki Victor Hugo şu anki hâlimi görse Sefiller'i baştan yazardı.

Pencereden dışarı baktım, bir an için başka evleri göreceğim umudu göğsümün ortasında çiçek gibi açmıştı ama umutlarım yine boşa çıktı. Görünürde hiçbir ev ya da yardım isteyebileceğim hiçbir insan belirtisi yoktu. Bulunduğum yerle ilgili en iyi tahminim, en az iki katlı bir evin ikinci katına hapsolduğumdu.

Ayağa kalktığım an düşeceğimi bilecek kadar öngörü sahibiydim. Bu yüzden, "Hey!" diye seslendim. Sesim delicesine ağlamaktan çatallaşmıştı. "Yabancı, orada mısın?"

Odaya yaklaşan ayak sesleri duyduğumda sessizce bekledim. Birkaç saniye sonra kapım açıldı ve yabancı yorgun gözlerle bana baktı. Ya uyuyamamıştı ya da uykudan yeni kalkmıştı. "Ne oldu?"

"Tuvalete gitmem gerekiyor." Gözleri öylesine güçlü bir şaşkınlıkla dalgalandı ki insani hiçbir ihtiyacı olmayan ve pille çalışan bir robot olduğumu varsaydığı kanısına vardım. "İplerimi çözer misin?"

"Ah," derken suratında alaycı bir sırıtış peyda oldu. "Kesinlikle unut bunu."

Ağzım bir karış açılırken öfkenin kanımda kaynamaya başladığını hissettim fakat sükunetimi korumaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp sakin kalmak için derin bir nefes aldıktan sonra tekrar yabancıya baktım. "Ellerimi ve ayaklarımı çözmezsen nasıl tuvalet ihtiyacımı giderebilirim, söyler misin?" diye sordum. "Üstelik her yerim kir pas içinde, banyo yapmaya ihtiyacım var. Sen pırıl pırıl temizlenmişsin tabii, nasıl bir durumda olduğumu anlamazsın."

Düşünceli bir şekilde ensesini kaşırken bir yandan da sabrı tükenmişçesine derin bir nefes koyuverdi. "Beni burada bekle." Hiçbir şey söylemeden arkasını döndüğünde, "Nereye?" diye seslendim ama elbette beni cevapsız bıraktı.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin