33. Bölüm: "GEÇMİŞİN İZİ"

14.2K 1.2K 1.9K
                                    

Selamlar dostlarım. Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı lütfen unutmayın ❤️

33. BÖLÜM: "Geçmişin İzi"

Karşımdaki adam 1.75 boylarında, hafif kelleşmiş, kahverengi gözlü bir adamdı. Onu dikkatli incelediğimde yüz hatlarının Duru'yu andırdığını görebiliyordum fakat aralarında bir kan bağı olmamasına rağmen Çınar'la olan benzerliği yadsınamazdı. Fiziksel bir benzerlik değildi bu fakat adamın her hareketi Çınar'ın bir kopyasıydı sanki. Aynı delici bakışlar, aynı hafif kalkık çene, aynı vakur bakış.

Çınar'ın vücudu gerildi, omuzlarını dikleştirdi. Sevecen parıldamasına alışık olduğum yeşim rengi gözlerinde buz gibi bir mesafe vardı. "Elisa," dedi bana bakmadan. "Yukarı çık."

Bir yanım itiraz etmek, onu içine düştüğü bu durumda tek başına savaşmak üzere terk etmemek ve babasına kendimi açıklamak istiyordu. Diğer yanımsa yukarı çıkmamı, bu meseleyi baba ve oğulun kendi arasında halletmesi gerektiğini fısıldıyordu.

İstemeden de olsa ikinci yanımı dinledim. Ağır adımlarla üst kata, uzun bir süredir kaldığım odaya ilerledim. Alt katta neler olduğunu ve ne konuşulduğunu dinlememek için büyük bir çaba sarf etmem gerekiyordu.

Odanın içinde turlarken yüksek sesle mırıldandım. "Sakın, Elisa," diye kendi kendime söylendim. "Sakın dinlemeye kalkma. Bu yalnızca ikisinin arasında kalması gereken, ciddi bir konu."

Kendimi ahlaklı olmak için çabalamaya ittikten sadece dakikalar sonra bir bakmışım kapıyı hafifçe aralamış, alt katta konuşulanları dinlemek için dikkat kesiliyorum.

Çınar Aktunç ...

Babamın görmeye alışık olduğum o evladına kıyamayan bakışlarından eser yoktu. Bana her zaman şefkatle bakan gözlerinde sapasağlam bir duvar vardı. Yaptığım yaramazlıklara göz yuman, kıyamayan adam çok uzaklara göç etmiş gibi hissediyordum.

Babamın suratı iğrenmeyle buruştu. "Beni hayal kırıklığına uğrattın."

Sözlerinden çok bakışlarındaki ve sesindeki sertlik canımı acıtmıştı. "Kimseye söylemez," dedim Elisa'yı kastederek.

Alayla kaşlarını yukarı kaldırdı. "Öyle mi? Nereden bileceğim bunu? Bir grup insan kızımı benden almaya kalkarsa nasıl engel olacağım onlara?"

"Baba," dedim tüm içtenliğimle bana inanmasını umarak. "Duru senin kızın olduğu kadar benim kardeşim. Onu tehlikeye atacak kimseyi yanımda barındırmam, kimseye kefil olmam."

Söylediklerim babamın kulağına ulaşmıyor gibiydi. "Gerçekten bu kadar zayıf mısın?" diye soludu. "Kadının biri bacaklarını açtı diye tüm gardını nasıl indirirsin?"

Hissettiğim ilk şey koca bir öfke oldu. Karşımdakinin kim olduğu umurumda değildi. Her kim olursa olsun, kimsenin Elisa hakkında böyle konuşmasına müsaade edemezdim. İçimde biriken öfke koca bir yangına dönüşmesin diye yumruklarımı sıktım, kendime hâkim olmaya çalıştım fakat faydası olmadı.

Hissettiğim ikinci şeyse endişeydi. Eğer Elisa babamın böyle konuştuğunu duyarsa kendini çok kötü hissedebilirdi. Onu ilk öptüğümde nasıl gerildiğini anımsadım. Nedenini bilmesem de bu konulara bir hassasiyeti vardı ve bu noktasından vurulmasına, incinmesine göz yumamazdım.

"Onun hakkında konuşurken kelimelerini seç, baba. Seni ikinci kez uyarmayacağım."

Kaşları hafifçe kalktı ve ilk kez beni oğlu olarak değil, genç bir adam olarak gördüğünü hissettim. Bir kadına bağlı, onun için herkesi silebilecek kadar gözü dönebilecek bir adam.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin