3. Bölüm: "HERHANGİ BİR FIRTINA"

24.8K 1.9K 5.7K
                                    

Selam! İşlerin kızışmaya başladığı bir bölümle geldim. Önümüzdeki üç bölüm bu grup arasındaki ilişkiler öyle değişik bir hâl alacak ki sizinle aramızda aşağı yukarı şöyle bir konuşma geçecek:

 Önümüzdeki üç bölüm bu grup arasındaki ilişkiler öyle değişik bir hâl alacak ki sizinle aramızda aşağı yukarı şöyle bir konuşma geçecek:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hepinize iyi okumalar diliyorum. Satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın çünkü bu sayede daha hızlı yazabiliyorum. Hepinizi çok çok öpüyorum, keyifli okumalar!


BÖLÜM ŞARKISI: Cody Francis- Weather Any Storm


❄️ 3. BÖLÜM: "Herhangi Bir Fırtına" ❄️

Bazı ilişkiler sonlanırken kalpte farklı yaralar açar. Bazen bir insanı kaybettiğimizde o insanın hayatımızdan çıkışına değil, bir kişi tarafından değersiz bir varlık olarak görülmemize yanarız. Bizi asıl inciten bir insanla aramızın bozulması değil de yanlış tercihler yapma ve başarısız olma ihtimalimizdir. Ne komik, sanki bir çeşit yarıştaymışız gibi.

Beren uykulu ve meraklı gözlerle içeri girerken, tam da böyle bir ayrılık yaşamanın verdiği acıyla gözyaşı döküyordum.

"Elisa," dedi mırıldanırcasına. Algıları açıktı ama kahverengi gözlerindeki uyku mahmurluğu hâlâ hissedilecek kadar kendini belli ediyordu. "Serkan'la tartışma seslerinizi duyduk, iyi misin?"

Dudaklarım titrerken arkadaşıma baktım. Muhtemelen Beren benim çığlıklarımı duyana kadar sevgilisiyle huzur ve aşk dolu bir gece geçiriyordu. Yıllardır yüreğimi yuva belleyen korkularımın zerresi bile onda yoktu. Kendisine saygı duyan, seven, onu mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapan bir adamla birlikteydi.

Diğer bir değişle, sahip olmadığım ve deli gibi arzuladığım her şeye sahipti.

Başımı tekrar yastığa gömdüğümde gözyaşlarımı durdurmam mümkün değildi. Beren telaş içinde yanıma geldiğinde, "O iğrenç biri," dedim. "Bir insan ancak bu kadar kalpsiz olabilir."

"Neler olduğunu anlatacak mısın artık?" derken sesinde hissedilir bir telaş vardı. "Korkmaya başladım, sakin ol lütfen."

Dakikalar süren ağlama krizi; şişmiş gözler ve dur durak bilmeden akan bir burun armağan etmesine rağmen delicesine ağlamayacak kadar kendimi kontrol edebilmemi sağlamıştı. İçimdeki zehri kısmen akıtmış olsam da hâlâ son derece öfkeliydim. Hakarete uğramıştım, aşağılanmış ve çok ağır şekilde suçlanmıştım. Üstelik bunlar o kadar kısa bir zaman diliminde yaşanmıştı ki birkaç dakikada bu denli bir değişim yaşamanın şokunu üstümden atamamıştım.

İdil kapıyı çalıp içeri girdiğinde konuşacak kadar toparlanmıştım. Dalgalı, kahverengi saçlarını dağınık bir topuz altında toplamıştı. Üstünde siyah, düz bir pijama takımı vardı. "Kızlar," dedi her şeyden habersizce. "Neler oluyor?"

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin