36. Bölüm: "SENİNLE TANIŞMADIĞIM HER GÜN"

16.4K 1.2K 2.6K
                                    


Selamlar dostlarım. Bu bölüm tepkilerinizi çok merak ediyorum. Bu yüzden oy verip bol bol yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.

 Bu yüzden oy verip bol bol yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 36: "Seninle Tanışmadığım Her Gün"

♬ Taylor Swift-Enchanted ♬
♬ Gripin-Nasılım Biliyor Musun?♬

Elisa Yıldırım ...

Ertesi sabah uyandığımda sırtım Çınar'ın göğsüne yaslıydı ve genç adam sanki biri beni ondan çekip alabilecekmiş gibi bedenimi bir mengene gibi sarmıştı. Gece boyunca böyle kalıp nasıl tutulmadığımıza hayret ederek sırıtmadan edemedim.

Gece uzun uzun Çınar'la sohbet etmiş, konuşmalarımızın arasında sarılıp uyuyakalmıştık. Birbirimizle ilgili sürekli yeni bir şey öğreniyor, sürekli yeni bir şaşkınlıkla birbirimize bakakalıyorduk. Sanki Çınar kimsenin bulmadığı bir kara parçasıydı ve ben onu keşfetmeye can atan hevesli bir kaşiftim.

Lavaboya gitmek için ayaklanmaya yeltendiğimde Çınar'ın kolu belimi daha da sıkı sardı. Henüz uyanmamıştı fakat beni tutuşu o kadar sıkıydı ki elinden kendimi kurtarabileceğimden şüphe ettim.

Hafifçe Çınar'ın omzuna dokunduğumda irkilerek uyandı. İrileşmiş, ürkek gözlerini bana dikti. "İyi misin? Yaralandın mı?"

Gözlerimi kırpıştırdım. "Hayır, neden yaralanayım ki?"

"Ben-" Bir an etrafına bakındı. Dünyaya yeni gelmiş bir bebeğinki gibi çevresine inceleyici bakışlar attı. En sonunda kafasında şimşeklerin çaktığını gördüm. Omuzları çöktü ve kendini yeniden yastıklara bırakırken rahat bir nefes verdi. "Rüyaymış."

Ona dönüp koyu kahverengi saçlarını karıştırdım fakat o öylece uzanmaya devam etti. "Rüyalarını süslememe neden olacak kadar çok mu düşünüyorsun beni?"

Gözlerini açmadı ama dudaklarında tembel bir sırıtış yer aldı. "Seni hayatımın merkezine koyacak kadar çok düşünüyorum, Elisa."

Gülümsemem mümkünmüş gibi daha da genişledi. Bu zamana kadar çevremdeki insanlardan sevilmenin insanı gençleştirdiğini, insana hayat verdiğini duymuştum. Hiç böyle bir deneyimim olmadığı için bunu kulaktan dolma bir söylence zannediyordum.

Oysa doğruydu. İnsan sevdiğinin yanında çocuklaşıyor, gençleşiyor, kendini aptal gibi sırıtırken buluyordu.

Ona iyice sokulurken kokusunu içime çektim. Dalga geçercesine, "Peki solucan olsam beni yine sever miydin?" diye sordum.

Çınar bir kahkaha patlatıp gözlerini araladı. Yeşim rengi gözlerinde yıldızları kıskandıracak bir parıltı vardı. O an onun da benimle aynı şeyi hissettiğini, bana olan sevgisinin ruhuna ışık saçtığını anladım.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin