38. Bölüm: "GERİDE KALAN LAVİNYA"

14.7K 1.2K 1.5K
                                    

Selamlar dostlarım. Satır aralarına oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın.

38

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


38. Bölüm: "GERİDE KALAN LAVİNYA"

Yekta Arslan ...

Kollarımın arasında genç bir kadın değil, her an karşısındakini yakıp kül edebilecek kadar güçlü, vahşi bir ejderha tutuyordum sanki.

Duru ayaklarını ve kollarını sağa sola sallayıp benden kurtulmaya çalışırken, onu mengene gibi sıkıca kavrayan kollarımı tırmalar ve dirseğini suratıma indirmeye çalışırken onu dışarı çıkarmak ve evden uzaklaştırmak kelimenin tam anlamıyla ölüm gibiydi.

"Bırak beni, Yekta," diye haykırdı fakat ben onu ormanın derinlerine sürüklemeye devam ettim. "Bırak da paramparça edeyim şu pisliği!"

Onu sakinleştirmenin yollarını çılgınca aradım çünkü o bu kadar güç sarf ederken pek yorulmuyor gibiydi. Öte yandan benim enerjimi büyük bir hızla sömürüyordu.

"Biraz sakin ol!" dedim fakat söylediklerimi umursadığından emin değildim. "Böyle davranmanın Elisa'ya hiçbir faydası olmayacak."

"Ben o kadar emin değilim."

Sık ağaçların arasından geçip açıklığa çıktığımızda onu yere yavaşça bırakmaya çalıştım fakat genç kadın o kadar hareketliydi ki onu sıkıca tutamadım ve kar yığınının arasına patates çuvalı gibi yığılmasına neden oldum. Normalde dikkatsizliğimin onu öfkeden köpürteceğinden emindim ama zaten delirmiş durumdaydı. Bu yüzden dikkatsizliğimi umursamadan doğruldu ve eve doğru yol almaya çalıştı. Hızla önüne geçip evle arasında bir bariyer görevi gördüm.

Alev saçan gözlerini bana diktiğinde orada bir yerde gri parıltılar görmek kalbimin delicesine çarpmasına neden oldu. Öfkeyle sıktığı çenesi gerildi. "Çekil önümden, Yekta."

"Elbette çekileceğim," diye suyuna gitmeye çalıştım. Onunla inatlaşmak istediğimden hiç emin değildim. "Ancak senden biraz dinlenmeni, kafanı toparlamanı istiyorum."

Öfkeyle solurken inanamıyormuş gibi baktı. "Nasıl o adama öfkelenmezsin? Arkadaşına neler yapmış senin. Nasıl bu kadar tepkisiz kalırsın?"

Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. "Tepkisiz kaldığım falan yok," dedim her bir kelimeye vurgu yaparak. "Serkan'la aramızda yaşananları bilsen böyle suçlayıcı konuşmazdın."

Bir an geri çekilir gibi oldu fakat öfkesi o kadar diriydi ki kalbinde şu an pişmanlığa yer olmadığı açıktı. "Bıraksana!" dedi tekrar eve yönelmeye çalışırken fakat tekrar önüne geçtim. Beni geçmek için kısa bir uğraş verdikten sonra amacında başarılı olamayacağını anladı, ayağını sertçe yere çarptı ve hızla arkasını dönüp ilerlemeye başladı.

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin