11. Bölüm: " GÖLGELERDEKİ DÜŞMAN"

18.7K 1.6K 2.9K
                                    

Selamlar dostlarım. Yine dehşetten dehşete sürükleneceğimiz bir bölümle sizlerleyim. Yorumlarınız kendimi çok iyi hissetmeme sebep oluyor. Bu yüzden satır aralarına yorum yapmayı lütfen unutmayın, seviliyorsunuz 💖

11. BÖLÜM: "GÖLGELERDEKİ DÜŞMAN"

Bölüm Şarkısı: SiM- Under the Tree

Bölüm Şarkısı: SiM- Under the Tree

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İdil Öztürk ...

Hurdadan farksız arabaya bakarken ölüm sessizliği aramızda kol geziyordu. Hiçbirimiz önümüzdeki manzarayı yorumlayamıyor, konuşmaya cesaret edemiyorduk. Tek yaptığımız yan yana dizilmek ve parçalanmış arabaya dehşet içinde bakmaktı.

Sesi kulaklarımda yankılanan ilk kişi Yekta oldu. "İçeri," dedi emreder bir tonla. Sert ve otokontrollü sesi sanki yıllardır bir rüyadaymışım da yeni uyanmışım gibi beni kendime getirdi. Kalbim göğüs kafesimde çarparken içeri koştum ve hâlâ etrafa aptal aptal bakacak kadar şok içinde olan Beren'i de kolundan yakalayarak beraberimde sürükledim.

İçeri girdiğimizde panik dalgası bizi esir aldı. Yekta kapıyı kilitledikten sonra tek kişilik koltuğu sürükleyerek kapının önünde bir bariyer oluşturdu. Bir yandan da, "Serkan," dedi. "Atalay'la tüm camları kapatın, odaları kilitleyin. Ardından salona dönün, hepimiz bir yerde toplanmalıyız."

Bir elimi şiddetle atan kalbimin üstüne götürdüm. Konuşamayacak kadar kafam karışmıştı ve delicesine korkuyordum. O şey her neyse, onu ilk gördüğümde rüya gördüğüme inanmak istemiştim. Yekta'nın kendini bilmiş sözlerine ve alay eder tavrına katlanmaya bile razıydım ama görünen o ki isteklerimiz her zaman gerçekleşmiyordu.

Yekta kapıda işini bitirince bana döndü. "İdil." Bakışlarımı ona çevirdim ama bir çeşit transta gibiydim. Yaşananlar bir girdap gibi beni içine çekmiş, zalimce savuruyordu. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama Yekta korkusuna, paniğine ve aceleci tavrına rağmen derin bir nefes aldı. Ellerini omuzlarıma yerleştirdi ve göz göze gelene kadar hafifçe eğildi. "Bak," dedi anlayışla. "Kafanın çok karışık olduğunu ve korktuğunu biliyorum. İnan ben de çok korkuyorum ama bana ne gördüğünü olabildiğince açık hâliyle anlatmak zorundasın." 

Gözlerim buğulanırken bir elimi şiddetle zonklayan başıma götürdüm ve hissettiğim duygu karmaşası yüzünden silinmeye yüz tutmuş anılarıma yeniden tutunmaya çalıştım. "B-ben," dedim hafızamdaki boşluğun yarattığı panikle kekeleyerek. Arkadaşlarımı yüz üstü bırakmışım gibi hissediyordum. Omuzlarımda tarifi imkânsız bir yük vardı.

Ancak Yekta beni suçlar gibi değildi. Aksine, o yükü benimle taşımayı arzular gibi bakıyordu. "Sorun yok," derken sesi ninni söyler gibi sakindi. "Derin bir nefes al."

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin