22. Bölüm: "EVE DÖNÜŞ" (İlk Kitabın Finali)

19.6K 1.7K 1.8K
                                    

Dostlarım, ilk kitabın finaline gelmiş bulunuyoruz. O kadar duygusalım ki 🥺 Finalin erken geldiğini düşünüyorsanız ve cevaplanmamış sorularınız için endişe ediyorsanız meraklanmayın. Bir müddet dinlendikten sonra ikinci kitaba da buradan devam edeceğim. Hepinizi kocaman öpüyor ve sizi Pandoranın Kalbi ile baş başa bırakıyorum. ❤️

22. Bölüm: "Eve Dönüş"

"Evine dönüyorsun."

Hayır, beni serbest bırakıp daha sonrasından iletişimde olmayı vaat etmiyordu. Her hâli bu ayrılığın kalıcı olduğunu ispatlıyordu. Kalbimin kırıldığını, parçalara ayrıldığını hissettim. Ağlamak istiyordum ancak o kadar öfke ve hayal kırıklığı doluydum ki yapabildiğim tek şey yumruklarımı sıkmak oldu.

"Bana bir açıklama borçlusun."

"Sana hiçbir şey borçlu değilim."

Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken gözlerimin buğulandığını hissettim. Bu kadar kırıcı konuşmaktan çekinmeyen bir adamın karşısında ağlama düşüncesi bile kendimden iğrenmeme neden oldu ancak bir yanım öfkeme kapılmamamı söylüyordu. Çınar'ın nasıl biri olduğunu az çok biliyordum, bana nasıl şefkatle baktığını anımsıyordum. En basitinden dün gece dudaklarıma dokunan dudaklarındaki arzu hâlâ hafızamdaydı ve asla silinmeyecekti. Bana böyle davranıyorsa bir nedeni olmalıydı.

Kendimi sakinleştirmek için derin bir nefes alırken gözlerimi kapadım. Tekrar genç adama baktığımda bana anlamını çözemediğim bir yoğunlukla bakıyordu. "Babanın sana güvendiğini söylediğini duydum," dedim. Bir an öyle kırılmış göründü ki karşımda koca bir adam değil de küçük bir çocuk varmış gibi hissettim. "Bunun seni ne kadar etkilediğini görebiliyorum ancak bunun faturasını neden bana kesiyorsun? Sanki ben seni böyle bir duruma sokmak ister miydim?"

Kaşları bir an çatılır gibi oldu. Bu o kadar küçük bir hareketti ki bir an için doğru görüp görmediğimden emin olamadım. Genç adam kısa afallamasının hemen ardından kendini toparlayarak başını iki yana salladı. "Senin iyi bir yüreğin olduğunu biliyorum, Elisa," derken sesi bir arkadaşıyla konuşur gibi sıcak değil de hiç tanımadığı biriyle konuşur gibi resmiydi. "Ancak beni de anlamanı bekliyorum. Ailemin istekleriyle senin güvenliğin arasında hapsolmaktan sıkıldım. Bir tercih yapmam gerekiyor."

Kaşlarımı hayretle kaldırdım. "Ve o tercihi benden vazgeçerek yapıyorsun, öyle mi?" dedim. "Beni öptükten hemen sonra."

Bakışlarını kaçırdı. "Özür dilerim."

Dudaklarım hayretle aralanırken öfkem ve kırgınlığım o kadar güçlüydü ki bir an için üstüme çullanıp bedenimi ezeceklerini sandım. Hoş, daha fazla ne kadar parçalanabilirdim ki? Vazgeçmekten delicesine korktuğunuz insanın sizi kolaylıkla bırakması kadar daha kırıcı ne olabilirdi?

İçimdeki gururlu genç kadın oradan çekip gitmem için yalvardı ama hislerime kapıldım. "Bana böyle davranma," derken sesimin titrememesi için çabaladım fakat uğraşlarım boşunaydı. "Biliyorum, kendini kapana kısılmış ve yaralanmış hissediyorsun ancak beni kendinden uzaklaştırarak yaralarını saramazsın. İzin ver, yanında olayım."

Çınar'ın yüzü saf bir mutsuzlukla kavrulurken elimi uzatıp yanağına götürmeye yeltendim ancak amacımı anlar anlamaz irkilerek geri çekildi. Sanki yakıcı, zarar verici bir maddeymişim gibi.

"Üzgünüm, Elisa. Bu kadar derdimin arasında seninle uğraşmak istemiyorum."

Daha fazla kırılamayacağımı düşündüğüm her saniye beni şaşırtıyordu. "Ben senin için uğraşılması gereken bir problemden öteye gidemedim yani, öyle mi?"

PANDORA'NIN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin