Herkese merhaba dostlarım. Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı lütfen unutmayın.
30. Bölüm: "Karmaşık Duygular"
İdil Öztürk ...
Beren ve Atalay üst kata çıktıktan sadece birkaç dakika sonra karşımda Beren'i görünce şaşkınlıktan neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Genç kadının gözlerinde öyle bir öfke, öyle bir hayal kırıklığı vardı ki gözlerimi kıstım. "Senin ne işin var burada?"
Öfkeyle soludu. "Sana ne?"
Kaşlarımı kaldırdım. Ona bu söylediklerini yedirebilir, yerden yere vurabilirdim ama tavrındaki bir şey dikkatimi çekti ve genç kadın karşımdaki koltuğa otururken gözlerimi kısıp dikkatle onu inceledim.
Beren böyle karşımda otururken, onun gerçek yüzünü böylesine görüyorken eski zamanları düşünmemek ve aptallığıma yanmamak çok zordu. Evet, geçmişi değiştiremezdim ve en iyisi yoluma bakmaktı fakat elimde değildi. Nasıl bu kadar akılsız olabilmiştim? Karşımda bir yılan süzülürken nasıl olmuştu da onu kanatsız bir melek olarak görmüştüm?
"Bana neden öyle bakıyorsun?"
Gözlerimi bir an bile ondan ayırmadım. Anlaşılan ikimiz de sonunda kartları açık oynamaya karar vermiştik.
"Bunu nasıl yapabildin, Beren? Elisa bizim arkadaşımızdı. Onun gözünün içine bakarak sevgilisine sokulurken nasıl oldu da miden kalkmadı?"
Beren bakışlarını kaçırdı. Yanakları al al olmuştu. Görünen o ki az da olsa utanma duygusuna sahipti ama hiçbirinin önemi yoktu artık.
"Serkan bana aralarının pek iyi olmadığını söyledi. Artık Elisa'yı istemediğini dile getirip duruyordu."
Kaşlarımı kaldırdım. "Elisa bize Serkan'ın kendisiyle yatmak için onu nasıl zorladığından bahsetti ve bu durumdan nasıl sıyrılacağıyla ilgili öneri istedi." Gözlerimi kıstım. O zaman dikkatimi çekmeyen küçük bir nüans, şimdi canımı sıkacak koca bir dağa dönüştü. Hissettiğim öfke yüzünden dudaklarım ince bir çizgi hâlini aldı. "Ve sen o gün ona ayrılmasını önermiştin. Neden bu kadar kolay kestirip attığını anlamamış, sonrasındaysa bunu arkadaşının iyiliği için yaptığını düşünmüştüm. Meğer sen kendine yol yapıyormuşsun."
Beren derin bir nefes aldı. Dediklerimi onaylamasa da sessizliği yeterli bir cevaptı.
"Nasıl, Beren?" diye sorumu yineledim.
"Bilmiyorum, tamam mı?" diye parladı. "Başta Serkan'la aramda bir şey yoktu ama sonra... Zaman içinde ona karşı bir çekim hissetmeye başladım ve bu his, yasak olan bu şey beni öylesine kendine bağladı ki. Bir adrenalin tutkununun paraşüt yapması gibiydi hissettiğim şey. Yakalanma korkusu kalbimin deli gibi atmasına sebep oluyordu."
Beren'in bu kadar açık olmasını beklemiyordum ama iyi ki olmuştu. O konuştukça mide bulantım arttı.
Gözlerimi kıstım. "Atalay'ı seviyorsan onun dışında bir erkeğin sana dokunması neden seni heyecanlandırsın ki?"
"Bilmem," dedi omuz silkerek. "Sen söyle. Ne de olsa aramızdaki ilişkiye benden daha çok hâkimsin."
Beren bu sözleriyle şüphelerimi doğrulamış oldu. Daha en başından, bir şekilde Atalay'a olan hislerimi biliyordu. Gizlemek için her şeyi yapmıştım. Hatta bu işi bir dönem o kadar abartmıştım ki Atalay ondan pek hazzetmediğimi düşünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANDORA'NIN KALBİ
Teen FictionElisa Yıldırım, erkek arkadaşı ve dostlarıyla çıkacağı tatilin heyecanı içindedir. Birkaç gün teknolojiden uzaklaşmanın, telefonun çekmediği ve internetin olmadığı bir dağ evinde sevdikleriyle vakit geçirmenin ona iyi geleceğini düşünmektedir. Anca...