Dün geceden sonra kopmak üzere olan bağlarım tamamen yok olmuştu. Peki bu beni neden bu kadar etkiliyordu?
Bazı çocuklar anneleri ve babaları olmadıkları için bir yanlarının eksik olduklarını söylerlerdi. Peki ya ben? İkisine ne de sahipken neden bu kadar eksik hissediyordum. Yalnız. Kimsesiz.
Gecenin bir yarısı uyanmış,yatağın bir ucuna oturmuştum. Şu anda ki durumumun izahını yapamıyordum.
Keyifsizdim. Perdeyi açtım. Balkondan içeri ay ışığı süzüldü. Gözüme uyku girmemişti. Bende daha fazla kendimi zorlamayarak kalkmıştım. Daha önce kaç saat uykusuz kalabildiğime dair kendimi yoklamıştım. Sonuç beni bile şaşırtmıştı.
Oda da ne düşündüğümü bilmeden adım atıyordum. Hapishane de gibi hissediyordum kendimi. Bir ileri bir geri.
Canım şu anda sigara istemişti. Keyif yapmak için içmek istemiyordum. Ölmek için içmek istiyordum. Yavaşça acı çekerek ölmek için.
Annem ağlarsa ölürdüm. Peki annem ölürse ne yapardım? Her canlı annesine karşı sevgi duyuyordu. Tıp ki nedeni bilinmeden canlıların karanlıktan korkması gibi.
Açelya'ya o kadar çok özenmiştim ki. Hissetmiyordum. Lanet olasıca hiç bir şeyi hissetmiyordum ama duyguları hissediyordum. Neden? Daha fazla acı çekebileyim diye mi?
Derin derin nefes aldım. Düşünmek bana iyi gelmiyordu. Bu henüz hikayenin sonu değildi. Sadece kötü bir gelişmeydi. Tek yapmam gereken şey sayfayı çevirmekti.
Yeni sayfa tamamen bana aitti. Bu sayfam da kötü kızların kötü şeyler yaptığını kanıtlayacaktım.
Eskiden, ne kadar sorunum,sıkıntım,problemim,hüznüm varsa onları kapatmak için bir o kadar daha sessizleşirdim.
İnsanlara gerçek beni değil,onların beni görmelerini istedikleri beni gösteriyordum. Beni aralarına almalarını,yakınlık duymalarını,sırlarını anlatmalarını sağlıyordum.
Aslında durum şu anda da çok değişmiş değildi. Sude, bir tek Sude kalmıştı. Onun hakkında bir şey bilmiyordum. Onunla yakınlık kurmayı Yıldız Tepesine gittiğim zamana bırakacaktım.
Sabahın ilk ışıkları odamı doldurduğunda motor yarışları için en uygun giysileri seçmeye çalışıyordum. Sonunda siyah deri şortu elime aldım. Kararsız olmaktan nefret ediyordum. Kararsız olmak acınası bir varlık olmak gibiydi benim gözümde.
Deri şort diğer şortlara oranla bacaklarımı daha iyi sergiliyordu. Son okuduğum kitaba göre,bu arada kitap okumayı hala bırakamadım, uzun boylu kızları topuklu ayakkabı giymesi özgüven belirtisiymiş. Bu yüzden dolabımdan yüksek topuklu ayakkabıları da aldım.
Yaptığım kombine aynada bakınca oldukça siyah duruyordu. Taki saçları ve gözlerimi görene kadar. Kuzenimden bana ödünç vermesini istediğim makyaj malzemelerini gün yüzüne çıkardım. Kendime almak için henüz sıra bulamamıştım. Belki de Kiraz'ın kafasını dağıtmak için birlikte giderdik.
Göz kalemini aldım. Üzerinde suda çıkmayacağına dair bir şeyler yazıyordu. Önemsemedim. Daha önce kendi başıma hiç makyaj yapmamıştım. Nasıl yapılır bilmiyordum. Titreyen elimle gözlerimi siyaha boyadım.
Siyah kalemin etkisiyle daha çok belirginleşen mavi gözlerimi siyah farla tamamen öne çıkardım. Kiraz ile fotoğraf çekildiğimizde bazı efektlerle mavi gözlerim yeşil olarak çıkıyordu.
Gözlerim bu kadar ön plandayken dudaklarıma arka sahnelerde kalmıştı. Hafif bir parlatıcıyla işimi hallettim. Fondöten kullanmadım. Beyaz tenim gereğinden daha pürüzsüzdü bu yüzden ihtiyaç duymamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Cennet
ChickLitOnlar, unutulmuş şehrin,unutulmuş çocuklarıydı. Kara Cennet'in gölgesinde büyüyen yaban çiçekleriydi. Yalnız, bencil ve kötüydüler. Onlar, polislerin korkulu rüyalarıydı. Ve hepsinin sahip olduğu korkunç bir sır vardı.Aralarına yeni katılan Çağr...