"Konuşuyorsun ama benim duyduğum tek şey bıdı bıdı."
"Kapa çeneni."
Feryat kısacık kestirdiği saçlarını düzeltmeden duramıyordu. Ayrıca çok şıktı. Benden yaşça büyük olması ona birkaç şey katmıştır diye Göksu'nun doğum gününde ne giyeceğimi dair yardımcı olabilir sanmıştım.
Feryat tekrar dolabıma gömüldüğünde ayaklarımı duvara doğru uzattım. Böylelikle beynime biraz kan gidebilirdi. Feryat yeni bir kombin oluşturana kadar kitap okuyabilirdim. Komodinin üzerinde yarım bıraktığım kitabı aldım. Daha ilk satırı biterememişken Feryat araya girdi. Sabırla kitabı kapattım.
"O şekilde neyi amaçlıyorsun?"
"Bu şekilde rahat kitap okuyabiliyorum."
"Ayaklarını yatağın için de boylu boyunca duvara uzatarak rahat bir şekilde kitap mı okuyacaksın?"
Kafamı salladım. Kitabımı bitiremeyeceğimi anlamıştım. Ayaklarımı dayadığım duvardan indirdim. Feryat'ın benim için hazırladığı yeni kombine göz attım.
"Ben etek giymem."
"Giyeceksin küçük hanım. Bu seni daha farklı yapacak. Tıpkı benim gibi. Kızıl saçlarım olmadan ne kadar dikkat çektiğimi tahmin edemezsin."
Beyaz eteğe baka kaldım. Mini hoş bir etekti. Ama canım o eteği giymek istemiyordu. Evet bana seçtiği siyah bluz bir harikaydı ama o etek olmamıştı.
"Hadi ama Çağrı biraz rahatla."
"Ben sadece matematik testi çözerken rahatlarım."
"Matematik testi çözerken rahatlamak mı? Bu göz korkutucu!"
"Oda bir seçenek."
Feryat beyaz işlemeli minderi kafama doğru attı. Son anda eğdiğim başım ile minderden kurtuldum.
"Kiraz yok mu?"
"Yok.",dedim. Bu ikisinin birbirlerine olan düşkünlüğü bende sadistçe fikirler uyandırıyordu. Nasıl olur da bu kadar kısa sürede bu kadar iyi anlaşabilirlerdi.
Mesela Kiraz'ın o tatlı renkli saçlarıyla Feryat'ın kısacık saçlarını birbirine karıştırarak örerdim. Daha sonra örgünün ucuna bir çakmak tutabilirdim.
Kıskançlık duygularımı bastırarak kombine baktım. Oldukça güzel bir kombindi ama o etek bana göre değildi.
Ama kötü kız olacaksam bazı şeylere göz yummam lazımdı. Bazı şeyleri umursamam gerekiyordu. Bazı alışkanlıklarımdan vazgeçmem gerekiyordu.
"Görüşürüz."
"Nereye gidiyorsun?"
"Davetli olduğum bir yemek var da.",dedi. Cilveli bir o kadar da ateşli bir şekilde. Neden bu kadar şık olduğu anlaşılmıştı. Lanet sevgilisiyle buluşacaktı.
Feryat evi terk ettiğinde raporumu bulmuştum. Bugün gidip müdür yardımcısına teslim edecektim.
Üzerime hızlıca bir şeyler geçirdim. Bu sefer sırt dekoltesi olan parlak siyah bir renk elbise tercih ettim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Raporuma da çantama attım.
Saate baktığımda biraz daha bekleyebileceğimi fark ettim. Beklemek beni çılgına çeviriyordu. Benden çalınan zamanların geri döneceği yoktu.
Kitabımı elime aldım. Ayracımı eskimiş yapraklar arasında ararken yere bir kağıt parçası düştü.
Kağıdı görünce hemen tanıdım. Victor Hugo'ya ait sözler topladığım zaman kitabın içine sıkıştırmış olmalıydım. En sevdiklerim arasında bulunan sözleri hafızama kazırcasına okudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Cennet
أدب نسائيOnlar, unutulmuş şehrin,unutulmuş çocuklarıydı. Kara Cennet'in gölgesinde büyüyen yaban çiçekleriydi. Yalnız, bencil ve kötüydüler. Onlar, polislerin korkulu rüyalarıydı. Ve hepsinin sahip olduğu korkunç bir sır vardı.Aralarına yeni katılan Çağr...