Gece vakti gelen telefonlar genelde kötü şeylerin habercisiydi,şimdiye kadar bunu birçok kez yaşamıştım.
Komodinin üzerindeki telefonumu bulduktan sonra gözlerim kapalı bir şekilde açtım.
"Çağrı sana anlatmam gereken önemli bir şey var."
"Ne oldu? Başın belada mı?"
"Hayır öyle bir şey değil."
"Annen ve baban boşanıyor ve sen duygusal olarak çöküştesin."
"Allah korusun. Felaket tellalı gibi saydırma."
"Lanet oldun Feryat. Gecenin ikisi ve beni hangi boktan sebeple aradın?"
"Sadece içimi dökmem gerekiyor. Sakin ol!"
Kendimi yormaktan vazgeçtim. Kafamı sertçe yastığıma koydum. Aramayı hoparlöre alıp gözlerimi kapattım.
Feryat bir şeyler anlatıyordu. O kadar çok uykum vardı ki Feryat'ın saçmalamalarına zaman ayıramayacaktım.
Feryat'ın sesi yükselince gözlerimi açtım.
"İnanabiliyor musun? Kızıllarımdan kurtulmak bana çok yaradı. Artık aramız çok iyi."
Konuşmanın başını dinlemediğim için şu anda hiçbir şey anlamıyordum. Neyden bu bahsediyordu lanet kız?
Uykumu kaçırmayı başarmıştı. Bende konuya hakim olmak için telefonun diğer ucunda konuşan Feryat'ı dinlemeye koyuldum.
"Dur,dur. Boynunu mu öptün?"
"Evet. Benden fazla uzundu. Ancak boynuna yetişebildim."
Alnıma vurdum. Şak diye bir ses çıktı. Bana sevgilisiyle barışmalarını anlatıyordu. Sanki yarını bekleyemezdi!
Onu kırmadan aynı zanda da dinlemeden saçma görüşmemizi sonlandırdım. Bakalım şimdi nasıl uyuyacaktım?
Uyuyamayacağımı anladığımda yapacak bir şeyler aradım. Yatağımın altında demir kutu içinde saç tebeşirlerini bulunca aklıma parlak fikirler geliyordu.
Feryat'ın şansı kızıllarından kurtulunca açıldıysa benim ki de başka bir renk kazanınca açılabilirdi.
Renklere göz attım. Pembe rengine hiçbir zaman yakın olmamıştım. Ama şu anda elimde tuttuğum pembe bir tebeşir idi. Alt dudağımı ısırıp topuz olan saçlarımı saldım. Saç uçlarımı büyük bir özenle boyadım.
Aynada kendime bakarken garip hissediyordum. Bu kız tıpkı benim gibi görünüyordu ama benim ki gibi bakmıyordu.
Saat ilerlemek bilmezken odamı toplamıştım. Hatta ne giyeceğime bile karar vermiştim.
Siyah,düz bir bluz ve bacaklarımı saran arada da fermuar detayları olan siyah bir pantolon seçmiştim. Takı kısmında hala küçük sorunlar yaşıyordum. Deri mi yoksa metal takılar arasında kalıyordum. Sonunda takılardan vazgeçip taramadığım için kabarmış saçlarıma vakit ayırdım.
Taramamla birlikte düzleşen saçlarımı seviyordum. Aynanın önünde saatlerimi harcasamda saat bir türlü gelmiyordu. Bende kahvaltı yapmaya karar verdim. Uzun zamandan sonra ilk defa kahvaltı yapacaktım.
Sevdiğim şeyleri bir araya toplayarak hızlı bir kahvaltı yaptım.
Küçükken,tahminen birinci sınıftayken Harry Potter serisine başlamak istiyordum. Ama öğretmenlerim o kitapları ancak dördüncü sınıfta okuyup anlayabileceğimi iddia ediyorlardı. Ne kadar da düşüncesizdiler. Ben prenses hikayeleri okumaktan sıkılmıştım. Prensesler sıkıcıydı. Ben her zamanki gibi macera arıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Cennet
ChickLitOnlar, unutulmuş şehrin,unutulmuş çocuklarıydı. Kara Cennet'in gölgesinde büyüyen yaban çiçekleriydi. Yalnız, bencil ve kötüydüler. Onlar, polislerin korkulu rüyalarıydı. Ve hepsinin sahip olduğu korkunç bir sır vardı.Aralarına yeni katılan Çağr...