Hançer'den...
Ruhum sürekli siluet değiştiriyordu.
Ben bir Lannister değilim ve borçlarımı ödemem. Ve onlarda birer mafyaysa hiç ödemem. Ama hayatım boyunca iki kez mafyalara borcumu ödemek zorunda kalmıştım.
İlkinde toydum ve beni binadan aşağıya sarkıtmışlardı. Korkutucuydu. Ve ikincisinde Feryat'ın arabasını geri almak için ödemiştim. O kız daha araba kullanmayı bilmiyor ama arabası var.
Hayat bazen acımasız olabiliyordu.
Biz postumuzu kurtarmak için kaçarken onlarda borçlarının karşılığı olarak arabayı almışlar. Pek güvenilir biri olduğum söylenmese de sözlerimi tutarım. Ve ona arabasını geri getireceğimi söylemiştim ve bu bana her ne kadar pahallıya patlasa da yaptım. Borcu ödedim ve arabayı geri aldım.
Tam kız arabası olsa da hız yapabiliyordu. Arabayı Feryat'a iade etmeden önce benzin alıp biraz dağıttığım doğruydu. Ama bunu bilmesi gerekmeyecekti. Arabanın içinde çalan melodiyle kulaklarımın kanadığı bir gerçekti. Kızı biri arıyordu. Açmadım. Benim meselem değildi. Zaten arayanda annesiydi.
Ama telefon elimdeyken durmak zor oluyordu. Ve hangi aptal telefon şifresini dört tane sıfır yapar ki? Çözmem bir dakikamı bile almadı. Oysa biraz uğraşmak isterdim. Telefonu açınca ne yapacağımı bilemedim. Rehberi veya arama kayıtları beni ilgilendirmiyordu. Parmaklarım yavaşça galeriye gitti. Kendimi durdurmadım. Yılda en fazla on fotoğraf çektiren ben, onun galerisinde kayboldum.
Kaç fotoğrafı vardı ki?
Sayılmıyordu. Herhangi bir albüme girdim. Neden yaptım bilmiyorum ama fotoğraflarına baktım. Fotojenik olduğu belliydi. Saçları uzun ve uçları kızıl olan bir fotoğrafta durdum.
Şimdi bu kız benden bir yaş büyük müydü?
Hızla telefonu kapatıp çantasına attım. Ona da çanta denilirse. Kızın benden daha büyük olması nedense içimi kemiriyordu. Sadece ayca büyüktür diye kendimi teselli ettim.
Arabayı evine bırakmak için biraz daha ortalığı karıştırdım ve bir adres buldum. Doğru olduğundan emin değilim ama gittim.
Geldiğim ev ormanın içinde büyük bir villa gibiydi. Zengin olduğu belliydi ama bu kadar da zengin olacaklarını tahmin etmemiştim. Gece karanlığında da daha fazla bir şey görmek mümkün değildi. Arabayı park ettim. Evin ona ait olduğu içeriden yükselen müzikle anlayabiliyordum. Arabada da bu müzikten çalıyordu.
Müzik zevkinin iğrenç olduğundan bahsetmiş miydim?
Bu kadar yüksek seste neden müzik dinler ki insan?
Seks yapıyor olabilir, ailesini rahatsız etmek istiyor olabilir veya yalnızlıkla oluşan sessizliğin verdiği korkuyla arka planda ses olmasını istiyordu.
Neyse ne. Dedim ya benim meselem değil.
Yayan olarak oradan ayrılmak zorunda kalmıştım. Borçtan kurtulduğum için artık kaçmama gerek yoktu. Bu haftayı çıkaracak kadar param vardı. Başka bir araba çalmama gerek yoktu. Aslında daha değişik yollardan da para kazanabilirim ama araba sürmek benim için bir tutku ve bu hırsızlık olayı iyi para ve eğlence getiriyordu.
Beni şımartacak kadar değil yaşatacak kadar çalıyorum. Sanırım bu da bir vicdan göstergesiydi.
Geceyi geçirmek için Mahzen'e kadar yürümek zorunda kalmak güzel ayaklarımı yormuştu. Mahzen'e geldiğimde kendimi yatağa atmış ve daha gökyüzü kurşun grisiyken uyanmıştım. Diğerlerini uyandırmamak için sessizce saatin ilerlemesini bekliyordum işte.
![](https://img.wattpad.com/cover/30275043-288-k359996.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Cennet
ChickLitOnlar, unutulmuş şehrin,unutulmuş çocuklarıydı. Kara Cennet'in gölgesinde büyüyen yaban çiçekleriydi. Yalnız, bencil ve kötüydüler. Onlar, polislerin korkulu rüyalarıydı. Ve hepsinin sahip olduğu korkunç bir sır vardı.Aralarına yeni katılan Çağr...