Hırs garip bir kelime. Hırslı olup olmadığımı bilmiyorum. Hayatımda yarışacak kimsem yoktu. Ben iyiydim. Herkesten daha iyiydim.
İnsanları çözmem gerekirdi. Bir gün,bir hafta,bir ay. Onları çözdükten sonra sıkılırdım. Yapmacık gelirlerdi bana. Her hareketleri tahmin edebilirdim. Sözlerinin sonları tahmin ederdim. Hatta bazen ne söyleyeceklerini bile bilirdim. Onlar aynıydılar ve çok sıkıcıydılar. Bu yüzden pek arkadaşım yoktu. Ben farklıydım. Farklıydım işte...
Daha farklı olanlar ise Açelya,Göksu ve Ateş'di. Onlar, istemli bir şekilde ilgimi çekiyorlardı. Çünkü onlar kötüydüler.
Düşüncelerimi kafamdan kovup dolabımın önünde dikildim. Açelya'nın kombinlerini aklıma getirip bir şeyler çıkardım.
Tarzımı değiştiriyordum. Bacak şovu yapacaktım. Siyah şortu aldım. Garip hissediyordum. Üstüne beyaz,üzerinde siyah yazıları olan bir tişört giydim.
Kahvaltı etmeden çıktım. Annem ve babam hala uyanmamıştı. Uyansalar da hiçbir şey değişmezdi. Çantamı sıkarak okula vardım. Kiraz duvara dayanmış beni bekliyordu. Bahçeye girdiğimde etraftakiler kısa süre bana baktılar. Sarışın kardeşler içeri girdiğinde bana olan ilgi azalmıştı. Sonuçta okulda üç sarışın kız vardı. Kiraz'ın yanına gittim. Sert bakışları, pür dikkat birine bakıyordu.
''Selam.Kiraz!''
''Ne var?''
''O kız kim?''
''Hangisi?''
''Dövecek gibi baktığın.''
''Zaten dövdüm. Yine de kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkartmak istiyorum.''
Buna biraz şaşırmıştım. Kiraz daha çok sevimli duruyordu. Kavga kızı değildi.
''Şaşırdın mı? Şaşırma bu okuldaki herkesin bir vukuatı vardır.''
''Benim yok.''
''Zamanla olur.''
Olacaktı tabii ki. Ben kötü kız olacaktım. Göksu ve arkadaşları bana doğru geldiler. Kiraz yaslandığı duvardan doğruldu.
''Bizi yalnız bırak!''
Kiraz umursamayarak gitti. Birisi bana böyle bir emir verseydi asla uymazdım. Emir almak ve ben asla yan yana olamazdık. Sinir olurdum. Göksu'nun konuşmasına izin vermeden ben konuştum.
''Neden yardım ettin?''
Dünkü olaydan bahsediyordum. Kabarık saçlarını soldan ikiye ayırmıştı. Kahverengi gözleri sürmeliydi. Giydiği ayakkabıların gizli topukları onda iyi duruyordu. Günümüzdekilerin deyimiyle kezban değildi. Asla olamazdı. O etkileyiciydi. Benden kısaydı. Topuklu giyse bile.
''Çünkü sana ihtiyacım var.''
''Bana mı?''
''Seninde bize ihtiyacının olduğunu biliyorum. Bizimle iş birliği yapmasan Melis seni bir dakika yaşatmaz.''
Melis'in Anne'yi dinlemesinin sebebini ondan korktuğuna bağlıyordum.
''Bu arada güzel tarz.''
Gülümseyerek yanımdan ayrıldı. Bu gülüş dostça değildi. Eda,Sude ve Göksu mevsime uygun hırkalar giyiyorlardı. Ben ise sadece bir tişört. Üşümediğim için sorun bulmuyordum.
Açelya onlarla birlikte yanıma gelmemişti.Sınıfa Kiraz'ın yanına gittim.
''Tehdit mi?''
''Tam olarak değil.''
''Nasıl yani?''
''Onlara yardım etmemi istiyorlar.''
''Karşılığında?''
''Sarışın Kardeşler'den koruma gibi bir şey.''
''Oha! Resmen sana aralarına girmen için fırsat vermişler.''
Ben öyle bir anlam çıkaramamıştım. Kafam karışıktı.
''Onlar nasıl-''
''Onlar nasıl arkadaş oldular mı?''
''Evet.''
''Bildiğim kadarıyla Eda ve Sude ile burada, okulda tanışmışlar. Açelya ile işler daha karışık . Birlikte geziyorlar ama arkadaş gibi değiller. Aslında Göksu'ya ne kadar güvenebilirsin bilmiyorum.''
İlk defa kafam karışıktı...
![](https://img.wattpad.com/cover/30275043-288-k359996.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Cennet
ChickLitOnlar, unutulmuş şehrin,unutulmuş çocuklarıydı. Kara Cennet'in gölgesinde büyüyen yaban çiçekleriydi. Yalnız, bencil ve kötüydüler. Onlar, polislerin korkulu rüyalarıydı. Ve hepsinin sahip olduğu korkunç bir sır vardı.Aralarına yeni katılan Çağr...