Çoğu hissi bilmesem de bu dünya da hala tadabildiğim birkaç his vardı. Her ne kadar fiziksel olmasalar da, bu arada konumuz bu değil, hissedebiliyorum işte.
Kanımda dolaşıp duran duyguya sanırsam mutluluk diyorlar. İşte onu hissedebiliyorum. Dudaklarımı kıvırmamı ve diğer aptalca şeyleri yapmamı sağlayabilecek kadar kuvvetli. Mesela yatakta tepinmeye kadar varabilir. Ben hiç yatakta tepinmem ki! Bunu genelde Feryat yapardı. Feryat'ın asla bana bakmaz dediği çocuklardan mesaj geldiğinde yaptığı gibi ayaklarımı yatağa vurup tepinmek istiyorum.
Bana bunu yaptıran aşırı mutluluk olabilirdi. Ya da gerçekten normal kızlara benzemeye başlıyorum.
Ateş'in uyanmayacağını bilsem anında yapardım ama onu izlemek varken uyandırmak mı, asla!
Aslında pek de iyi uyanmadım. Kabuslarıma on üzerinden bir değerlenme yapmam gerekse herhalde on bir almayı hak ederlerdi. Yine kafamın içinde çınlayarak kırılan cam sesleriyle uyandım. Bunları yaşamama rağmen hala nasıl mutlu olabildiğimi pek de sorgulamıyorum.
Dengesiz birisi olduğumu biliyorum.
Yalnız değilim. Şimdilik...
Gözlerini her ne kadar göremesem de yanımda olması beni öz güvenli halime geri döndürüyordu. Bana güç veriyordu. Beni mutlu ediyordu. Sadece varlığının bile bunları yaptırabilmesi ürkütücüydü.
Geçirdiğim son iki günde ne kadar derine düşsem de bir anda kendimi suyun yüzeyinde bulmuş gibiyim. Sırtüstü yatıyorum ve Ateş benim güneşim oluyor.
Onu izlemeyi seviyorum. Onu ezberlemeyi seviyorum ama her ne kadar istesem de kokusunu ezberlemek mümkün değil. Dolabından birkaç tişört almayı düşünsem de yakalanınca ne kadar utandırıcı bir duruma düşeceğimin farkındayım. Bu yüzden ellerime hakim olmalıyım.
Sırtüstü yatıştan yan yatışa geçtim. Dünyanın hem en kötü hem de en iyi yaz tatilini yaşıyor gibiyim. İsteklerim benim başıma bela oluyordu ve daha da vahşet verici olan bundan ders almıyor ve daha fazlasını istiyorum.
Ben hiç ders almam ki!
Ve en iyi kısmına gelirsek yanı başımda uyuyor. Sabahın ışıkları onu rahatsız etmiyor gibi. Oysa güneş ışığından pek fazla hoşlanmadığım süt gibi tenime bakılınca anlaşılıyordu.
Beni salağa çeviren uyuşturucuma biraz daha mutlu olabilmek için baktım.
Bir erkek için oldukça uzun kirpikleri vardı. Uzun kirpiklerini seviyorum. Yeni çıkan sakallarını seviyorum. Her ne kadar tıraşlı hali göze hoş gelse de sakallarını seviyorum. Dudaklarını seviyorum. Alnına dökülen saçlarını seviyorum. Eskiden sürekli saçlarını düzeltmek isterdim ama ona bir yıldız kadar uzaktım.
Şimdi ise o benim ve dağınık saçlarına dokunmaya kıyamıyorum. Şu tersliğe bakın! Aslında onu uyandırmaya kıyamıyorum. Yüzü o kadar güzel ki, ruhunu bilmesem bile sadece yüzüne aşık olabilirdim.
Dün gece onu yatağa almamak konusunda o kadar ısrarcı olmama rağmen kendimi onun kollarında uyuyakalmış bir halde buldum. Bunu nasıl başardı bilmiyorum ama beni kandırmayı başarmıştı.
Düzenli bir şekilde inip kalkan göğsü bile beni rahatlatıyor. Kendimi, hormonları altüst olmuş yeni bir anne adayı gibi hissediyorum. Ateş'i sarıp sarmalamak ve kendime saklamak istiyorum. Bu konuda oldukça psikopatlaşabilirim.
Gözlerimi ağırca yumup açtım. Yüzümdeki ifadenin orada kalmasına izin verdim. Sadece kısa bir süreliğine o duyguya ev sahipliği yapacaktı yüzüm. Biraz misafirperver olmakta hiçbir sorun görmüyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Cennet
Chick-LitOnlar, unutulmuş şehrin,unutulmuş çocuklarıydı. Kara Cennet'in gölgesinde büyüyen yaban çiçekleriydi. Yalnız, bencil ve kötüydüler. Onlar, polislerin korkulu rüyalarıydı. Ve hepsinin sahip olduğu korkunç bir sır vardı.Aralarına yeni katılan Çağr...