Boynumda hissettiğim acıyla inledim ve geriye doğru gittim fakat bir şey beni tutup kendine çekiyordu. Kafamı çevirdiğimde odayı aydınlatan loş ay ışığıyla onu gördüm.
Eren!
Gözlerimi bir kez daha kırpıştırıp daha dikkatli baktım, karşımdaki o idi. Bana çarpık bir gülümsemeyle bakıyordu, karanlığı aydınlata ay ışığında çok korkunç gözüküyordu.
"Benden kaçabileceğini mı sandın? " deyip bir anda üzerime çıktı,korkuyla titrerken kitlenmiş bir şekilde ona bakıyordum.
"Çok konuşan sevgilim bu gün neden suskun?" dedi dalga geçer gibi, sesinin tonu hücrelerimi ele alıyordu. Dudaklarını boynumda sürtüp ılık nefesini verdi. Uykunun verdiği sersemlikle yüzüne bakıyordum
"Sana ne yapmamı istersin? hm... iyi bir ders almalısın bence." derken onu itmeye başlamıştım.
"Bırak.. Bırak beni!" bileklerimden tutup yatağa bastırdı.
"Şit... Uslu dur güzelim." dedi. Köşede duran kelepçenin bir ucunu yatağımın demirine diğer ucunu da bileğime geçirdi. Aynı işlemi diğer bileğime de yaparken çırpınarak elinden kaçmaya çalışıyordum, bu çırpınma bana en ufak kazanç sağlamıyordu. Korkudan tüm hücrelerim titriyordu, bu gördüğüm şey gerçek olamazdı, beni bu kadar kısa sürede bulması imkansızdı.
"Yapma, yapma lütfen.." Tüm bedenimi saran korku göz yaşlarımı tutmamı engelliyordu.
"Lütfen bırak beni" dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve sert hareketlerle öpmeye başladı, canımı yakıyordu ve bunu bilerek yapıyordu. Kafamı deli gibi çeviriyordum, sabit durmam için yüzümü avuçladı ve yatağa bastırdı.
Dudaklarımı aralamam için dudaklarını ısırdı, lanet olsun. İnlemiştim! Hiç tepki vermeden ağzımın içini keşfetmeye başlamıştı, kendini her saniye daha çok bana bastırıyor ve erkekliğini hissetmeme neden oluyordu. Her hareketi vücudumu ateşe iterken, hareketlerim yavaşlamış ve kendimden geçmiştim, sanırım oksijenden mahrum kalmam bayılmama neden olacaktı, çırpınmaya bile enerjim kalmamıştı, ölüm haberim öpüşürken nefessiz kaldı ve boğuldu diye manşetlerde gezecekti.
Dudaklarımdan ayrılıp nefes almama izin verdiğinde ciğerlerimi oksijenden patlatacak bir şekilde soluk alıp verdim. O ise boynumdan aşağıya öpücükler atmaya devam etti.
"Yapma..." diye fısıldamıştım ama sesim duyulmayacak kadar kısık çıkmıştı. Korku tüm bedenime dalga dalga yayılırken yapabileceğim hiç bir şey yoktu, resmen çaresizliğime boğuluyordum
"Senden nefret ediyorum, asla senin olmayacağım hayvan herif. Senin gibi bir adi ancak bu şekilde bana sahip olabilir." Hiç durmadan hıçkırıklar eşliğinde hakaret ediyordum sanki ona sözlerimle engel olacakmışım gibi yada canını yakacakmışım gibi.. Eren'in hızlı bir hareket ile üzerimdeki tişörtü yırtması daha da gerilmeme sebep olurken gözlerindeki karartılı bakışlardan ne yapacağını kestiremiyordum. Sol göğüsümü avuçlayıp sıkmaya başladığında acıyla çığlık attım sanki patlatmak yada elleriyle parçalamak istiyormuşçasına sıkıyordu. Beynim düşünce yetisini kaybetmişti, acıyla çığlık atıp bu acımasız işkencenin bitmesi için dua ediyordum. Koparmak için daha da kuvvetli sıkıyordu sanki.. "Yalvarırım..." diyebileceğim tek kelime buydu. Ağızımdan çıkan tek şey.. Gücüm yoktu konuşmaya , yaptığı işkence nefes almamı bile engelliyordu.
Yavaş yavaş kararan gözlerim gücümün tükendiğinin sinyallerini veriyordu bana...
-----------------
Gözlerimi; yüzüme vuran sabahın yakıcı güneşiyle açtım. Başım inanılmaz derecede zonkluyodu, oturur pozisyonuna gelip odayı inceledim. Beynime düşen yıldırımlar bana dün geceyi hatırlattı, Eren beni bulmuştu!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA...?
General FictionKaranlık sokaklarda geçen yalnızlığın öyküsü... Aşk ile aydınlanabilir mi? Bir tarafta hiç sevilmeyen hayatı boyunca teyzesi tarafından hep dayak yiyen ürkek bir kız. Diğer tarafta ise büyük bir iş adamı, karanlığın sahibi mafyaların en tehlikelisi...