19.Bölüm-Göz yaşları..

70.6K 2.4K 340
                                    

Her vote ve yorum daha çabuk yb gelmesini sağlar.

EREN'DEN

"Kim çıkardı bunu?!" öfkeyle adamlarıma bağırırken kafalarını yere eğmişlerdi. Ortada duran kumral saçlı adamın saçlarından tutup yüzüne baktım, benim için çalışmaya yeni başlamıştı bu yüzden adını bilmiyordum. "Kim bu, Fırat!?" köşedeki adamım bir adım öne çıkıp bana baktı.

"Semih. Yeni geldi abi." kafamı sallarken adamın saçını bırakmıştım.

"Söyle bakalım Semih, dün gece kim çıkardı Fatih'i'" korkuyla gözleri büyürken titriyordu.

"Abi.. sabaha kadar çığlıklar atıyordu, en son kabindeki aynalara kafasını vura vura kafasını ezdi, bende ölmesin diye çıkardım. Özür dilerim" sert bir yumrukla yere düşmesine sebep olurken acıyla inledi.

"Bu aptala kuralları öğretin, canını almayayım.!" diye bağırdığımda hepsi aynı anda kafasını salladı, deponun kapısından girerken Fatih'in süzgeç gibi olan vücudunu inceledim. Aylar önce oturduğu çivilerin izleri eskisi gibi duruyordu. Beni gördüğünde ağlamaya başladı, canını yakacağımı bildiği için şimdiden çırpınıyordu. Yanına yaklaşıp önünde eğildim, gözleri dışında her yeri kandı.

"Tanınmaz haldesin Fatih. Bu sana zarar verirken zevk vermiyor... Yüzünü görmeliyim." derken bağıra bağıra ağlamasını dinliyordum. "Sinan!!!" dışarıdan koşarak yanıma gelen adamım kulağıma doğru eğildi, istediklerimi sıralayıp talimat verdiğimde kafasını onaylayarak salladı ve koşar adım benden uzaklaştı.

Fatih'in çekingen bakışları üzerimde dakikalarca oyalanmıştı. Ona alayla bakarak karşılık verirken gözlerimin önüne Esila geliyordu. Dakikalar sonra yanıma Sinan ve Semih gelmişti, yediği yumrukla yüzünün belli bir kısmı şişmiş ve morarmıştı, getirdikleri büyük kazanın içerisinde, kaynar su vardı. Bu Fatih'in banyo yapması için hazırlatılmış tuzlu suydu. Kazanı yanıma bırakırlarken gülümseyerek Fatih'e baktım.

"Sana ne kadar bonkör davrandığımın farkında mısın? Bu ayrıcalık kardeşim olduğun için." derken gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Benden uzaklaşmaya çalışırken bacağını tuttum, saçlarını çekiştirip bağıra bağıra ağlamaya başlamıştı.

"Yapma... Ne olur yapma... Özür dilerim" derken akıl hastalarına benziyordu. saçından tutup yüzünü kazana soktum.

"Önce yüzünü yıkayalım değil mi?" derken vücudu acı içerisinde çırpınırken tuzlu suyun yüzündeki yaraları kavurduğunu hissedebiliyordum. Bir müddet suyun içerisinde kalan kafasını çıkarıp yüzüne baktım, sesi tüm depoyu inletirken çektiği acıdan keyif aldım. Ardından bir kez daha kafasını suya sokarken dışarıda kalan vücudunu betona sertçe vurarak bu acıya dayanmaya çalışıyordu, belli bir süre sonra kafasını tekrar dışarıya çıkardığımda yüzündeki kan lekeleri gitmişti. Yaralarına bakarken rahatlıyordum, kaynar suyun etkisinden haslanmış yüzü sarkmıştı.

"Dökün üzerine suyu." Semih korkuyla bana bakarken Sinan'ın uyarısıyla kazanın ucunu tuttu. Ayağa kalkıp bir kaç adım uzaklaşırken Fatih kollarını kendine siper etmiş yerde kıvranıyordu. İşaretimle üzerine dökülen tuzlu su kulakları tırmalayacak sesi çıkarmasına neden oldu, acıyla çırpınıp kendini tokatlarken hareketsizce onu izliyordum.

Ettiğim işkencelere karşı vücudu güçsüzleşmişti, bir kaç ay sonra elimde leşinin kalacağına emindim.

"Fatih..." dilimi damağıma şaklatarak onaylamaz sesler çıkarıyordum. "Senin gibi kendine güvenen biri bu kadar acınası hale düşmemeli. Ayağa kalk!" Diye emir verdiğimde sıçradı. Teninden akarak yaralarına sızan tuz kıvranmasına neden olurken bir kez daha bağırdım. "KALK AYAĞA!!" Ellerinin üzerinden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı, bir kaç kere yere düşüp tekrar kalkmaya çalıştı. Bir kez daha yere düştüğünde gülümsedim. Sinan koşarak malzemeyi getirirken Semih'in gözleri benden ayrılmıyordu. Madem işe yeni başlamıştı beni öfkelendirmenin sonucunu anlayacaktı.

MAFYA...?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin