"Annen gibi olmayacak.." dedim ona söz vererek , annesini kaybettiği gibi olmayacaktı.
Ben hep onun kadını olacaktım...
Eren hızlıca benden ayrılıp kapıyı açtı ve evden çıktı.
.........Eren'in gidişinden sonra hızlıca kahvaltımı yaptım ve odama çekildim. Genelde kullanmadığım telefonumu elime alıp Eren'in numarasını çevirdim ,bir kaç çalışta telefon açıldı.
"Iyi misin?" Tedirgin sesine karşı gülümsemeden edemedim.
"İyiyim. Şey sormak için aradım, senin gibi resmî giyinmem gerekiyor mu? " alt dudağımı ısırarak dolaptaki kıyafetlere gezdirdim gözlerimi.
"Hayır spor giyin." Kısa cevabı ile elime gelen ilk siyah pantolonu yatağın üzerine bıraktım. "Yarım saate oradayım." Diyerek süremi hatırlattı.
"Dikkat et kendine." Deyip telefonu kapattım. Önünde durmuş olduğum dolabın tişört bölümünü izliyordum ,giyebileceğim salaş beyaz bir tişörtü seçip pantolonun yanına koydum. Dolabın sürgülü kapağını kaydırıp giyebileceğim onlarca deri ceketten bir tanesini seçtim ve hepsine uygun siyah bir ayakkabı ile kombini tamamladım.
Üzerimdeki pijamaları hızlıca çıkarıp katladım ve dolaba yerleştirdim, içimde tuhaf bir heyecan vardı, kalbimdeki garip kıpırdamayı yok sayarak seçtiğim kıyafetleri üzerime geçirdim. Kendimi tam hazır hissedip makyaj masasına ilerledim, gözlerime ince bir eyeliner ,dudaklarıma ise şeftali renginde hafif bir ruj sürdüm. Odanın çalan kapısına dikkatimi verirken içeriye sessizce sıyrılan kadın bana gülümsedi ve anlaştığımız tek dil olan ingilizceyi kullanarak Eren'in beni beklediğini söyledi, kibarca gülümseyip teşekkür ettim ve masadan aldığım parfüm şişesinin kapağını açtım hızlıca üzerimde döndürerek sıktım ve acele ile kendimi kapıya attım.
Uzun koridorun sonundaki ahşap merdivenlere ulaşınca karşımda Eren'i buldum, takım elbisesini çıkarmış ve yine siyahlara bürünmüştü, gözlerini kısarak beni baştan aşağı süzdü ve saldırgan tavrı ile gözlerime odaklandı. Titrek adımlarla yanında durdum, soluğu yüzümü sıyırıp boynuma dolanıyordu.
"Şu siyah şerit göz rengini çok çıkarmış, bir daha sürme." soğuk bir ses tonu ile zaten açık olan kapıdan çıktı, peşinden ilerlerken gözlerim sırtındaki kaslardaydı. Bu kadar ince düşünüp kıskançlık yapması garip gelse de beni sahiplenmesi hoşuma gidiyordu. Atik bir hareket ile üstü açık spor arabasına bindi, benim kapımı açıkta tutan Ali gülümseyerek kafasını yan yatırdı ve hafifçe eğerek bana selam verdi.
"Teşekkür ederim." dedim kibarca ve arabaya bindim Ali ardımdan kapıyı kapatınca Eren gaza bastı ve hızlı bir şekilde yola atıldı. "Neden sinirlisin Eren? Ben sadece sana güzel gözükmek için makyaj yapmıştım kızacağını tahmin edemedim, özür dilerim." Bana kısa bir bakış atıp çatık olan kaşlarını yumuşattı ve o yüzünde belli belirsiz gülümsemeyi takındı yüzüne...
"Bana güzel gözükmen gerekmiyor, ben seni pijamalarınla bile çekici buluyorum." Sözlerine kıkırdayarak karşılık verdim. "Gülüşünle bile baştan çıkarabiliyorken ekstra çaba sarf etmene ne gerek var?" gülümseyerek bakışlarımı Paris'in sokaklarına çevirdim. Caddelerde kahkahalarla gezinen bir dolu insan bulunmaktaydı hepsi ne kadarda mutlu gözüküyordu, o imrendiğim mutluluğu Eren'le yaşamaktan şikayetçi değildim aksine ona minnet duyuyordum. Beni mahrum kaldığım her şeyle mutlu ediyordu
Tekrar ona baktım, ürkütücü olmaya alışmış yüz hatları her zaman ki korkusunu salarken gözüme son derece sevgi dolu geliyordu. Bedenimi öne doğru iterek arabadaki sessizliği bozması için müzik açtım, hareketli melodi kulaklarıma dolarken sırtımı rahat koltuğa yaslayıp camdan bakmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA...?
General FictionKaranlık sokaklarda geçen yalnızlığın öyküsü... Aşk ile aydınlanabilir mi? Bir tarafta hiç sevilmeyen hayatı boyunca teyzesi tarafından hep dayak yiyen ürkek bir kız. Diğer tarafta ise büyük bir iş adamı, karanlığın sahibi mafyaların en tehlikelisi...