Her vote ve yorum daha çabuk yb getirir
rsreyhan adlı okuyucumun doğum gününü kutluyorum. Umarım hayatın boyunca mutlu olursun.
Yoğun istek üzerine Eren'i değiştiriyorum.. Medyada Eren var"Benim olana öz kardeşim bile el sürmeye kalkıyor! Bu ne cesaret?!" öfkeyle belindeki silahı çıkaran Eren gözünün önündekinin kardeşi olduğunu çoktan unutmuştu.
Silah sesi yankılanırken bir kaç küfür savurdu....
Silahı boşa sıkmıştı. Yapmamıştı yada yapamamıştı, öfkeyle silahını elinden fırlattı. Fatih korku dolu gözlerle abisine bakarken, Eren önündeki duvarı yumrukluyordu. Onun hayatında acıma duygusu yoktu, ihanet eden her zaman ölümü hak etmişti. Acımasız ve gaddar olan biriydi o, fakat kardeşine karşı merhameti vardı. Fatih'i öldürmek istesede yapamıyordu.
"Döv, söv istersen öldür ama o kıza bir şey yapma abi." Eren hırsla yerde sandalyeye bağlı bir şekilde yatan kardeşine yaklaştı. Karnına sert bir tekme atarak canının acımasına neden oldu. Ona acı çektirmek istiyordu, ard arda attığı tekmeler Fatih'i nefessiz bırakmıştı.
"Neden onu koruyorsun!" kükreyerek bir tekme daha attığında Fatih'in ağzından kan geldi.
"Neden onu koruyorsun lan! Bana bak, gözlerime bak Fatih!" Bayıldığını fark ettiğinde depodan çıktı. Fatih'e olan öfkesi dinmemişti, onu öldürmekten başka hiç bir şey düşünmüyordu.
Depodan çıkarken korkuyla ona bakan adamlarına küçümseyerek baktı. Korkmak... Bir erkek nasıl korkardı?"Fatih'i çözüp bırakın." dedi dışarıdaki adamlarına, yüzünde hiç bir duygu kırıntısı yoktu.
Eren Toksoy yaptıklarından asla pişman olmazdı, hayatı boyunca pişman olacak hiç bir şey yapmamıştı. O babasını gözünü kırpmadan öldüren bir adamdı, duygusuzdu fakat söz konusu kardeşi olunca kalbinin derinleriklerine saklanan vicdanı ortaya çıkıyordu...
Esila'dan...
Gözlerimi açtığımda başka bir odadaydım, bu aralar sık sık gözlerimi başka odalarda açıyordum.
Sessizce yerimden doğrulup odayı inceledim. Koyu renkler hakimdi, kasfetli ve boğucu havası olan oda tamda Eren'in tarzıydı.
Yataktan kalkıp pencereye yaklaştım. Sabah olmuş! 2 gündür neredeyse sürekli uyuyordum, dışarıda havuzu olan hoş bir bahçe vardı. Etrafındaki ağaçlardan bir ormanın içinde olduğumuzu anlayabiliyordum. Çevresi bir kale gibi duvarlarla örülmüştü.
"Çarşafları bağlayıp kaçmayı mı düşünüyorsun?" sıçrayarak arkamı döndüğümde Eren kapının kenarına dayanmış kollarının bir birine bağlamış bana bakıyordu, üzerinde sadece eşofmanı vardı ve tüm kaslarını gözüme sokmak istercesine bir duruş sergiliyordu, yüzünde ise yine hiç bir duygu kırıntısı yoktu.
"Hayır." dedim onun gibi duygusuz ve ifadesiz olmaya çalışarak.
"Güzel... biliyorsun bir daha seni düşünmem." derken bana ezici bakışlarını yollamıştı, geriye dönüp odadan çıkarken sırtındaki kasları göz kamaştırıyordu. Bu adamdaki egonun nedeni kusursuz olmasıydı, güçlü olduğunu biliyordu ve bu yüzden insanları ezen bencil herifin teki oluyordu.
Dün evden çıktığım mini sort ve atletim üzerimde idi, değiştirme gereği duymadan odadan çıktım ve uzun bir holden sonra mutfağa ulaştım. Uzun zamandır yemek yememiştim ve vücudumun açlıktan titrediğini hissedebiliyordum.
Buz dolabını açıp domates , salam, zeytin ve peynir gibi kahvaltılıkları çıkardım, küçük sandviç ekmeğine hepsinden biraz koydum. Bir bardak meyve suyu ile yemeğe başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA...?
General FictionKaranlık sokaklarda geçen yalnızlığın öyküsü... Aşk ile aydınlanabilir mi? Bir tarafta hiç sevilmeyen hayatı boyunca teyzesi tarafından hep dayak yiyen ürkek bir kız. Diğer tarafta ise büyük bir iş adamı, karanlığın sahibi mafyaların en tehlikelisi...