Işıkları açıp salona ilerledim. Yarım kalan tablo ortada duruyordu, gece uykumdan uyanıp devam edebileceğimi düşünerek atolyeye inmiştim. Ama öyle bulanıktı ki kafam, karşımdaki tuvale, fırçalara ve paletteki siyah boyaya sanki yabancıydım. Saat 5e gelmek üzereydi, şu an sert bi kahve resme devam etmekten daha iyi olabilirdi. Kahveyi yapıp bahçeye çıktım. Gece yağmur yağmış olmalıydı. Hava soğuktu ama şikayetçi değildim. Cıvıl cıvıl bahardan ve sıcak güneşli havalardan çok, serin yağmurlu ve karanlık havalara aittim. İçine kapanık, dışarıya agresif, kimseyle konuşmayan bir tip değilim ama hiçbir şeyin fazlasını sevmem. Sadece bir kaç arkadaşım, rutinde gidip geldiğim bir işim, akşam olup kendimle başbaşa kaldığımda kafamdaki girdapları çizdiğim, evimin bodrum katında bulunan bir atolyem var.
Ve size bahsedeceğim en önemli şey, şu an aramızda olmasa da annem. Bana hayat veren kadın. 5 sene önce kendi ellerimle toprağa bıraktığım, acısını dün gibi solumda taşıdığım annem. Bir de annemin ölümünden sonra asla görmediğim, bir iz bulamadığım bi babam var. Kafamdaki girdaplar, beni uykumdan uyandıran sesler, kimseye bahsedemeğim bu ağrı.. Çizdiklerime yansıyan her şey.. Bir gün belki son bulur da, yeniden annemin göz bebeği gibi baktığı çiçeklerle dolu o eve geri dönebilirim.
Telefonun melodisiyle düşüncelerimden sıyrılıp mutfağa geri döndüm. Arayan Yağız'dı. Arkadaşım 1. Sanırım duvarlarımın diğerlerine nazaran daha ince olduğu adam. Sabahın 6sında beni aramasının ciddi sebepleri olur çünkü Yağız uykuya düşkündür.
-Efendim Yağız
+ Çağan, Ülkü aradı. Dönmüş, havaalanında bekliyor almamız için. Benim araç tamirde biliyorsun gelebilir misin?
Heyecandan hızlı hızlı konuşuyordu ve onun reddetmemem için dualar ediyordu eminim. Çünkü Ülkü, lise son sınıfta aramıza katılıp üniversiteyi yurtdışında okuyan arkadaşımız. Yani benim arkadaşım, Yağızınsa hala açılmadığı aşkı.
-Tamam tamam sakin ol ne bu heyecan, gelemem desem koşarak gidersin.
+Hazırım kapıda bekliyorum abicim hadi
-10 dakikaya ordayım.
Üzerimi hızlıca değiştirip arabanın anahtarını alarak çıktım. Yağız, cehenneme gitmem gerek dese de giderdim çünkü her ne kadar belli etmesem de o benim için çok kıymetliydi. Ne olursa olsun benim yanımdan ayrılmayan, ne zaman kafamı çevirsem yanımda olan.. Annem öldüğünde, babam gittiğinde, kaza geçirdiğimde, her şeyden vazgeçip uçurumun eşiğine gittiğimde bile.
Korna sesini duyunca telefondan kafasını kaldırıp kapıdan çıktı, arabaya bindi. Yüzünde açan gülleri size gösterebilmek isterdim.
-Hadi hadi sür çabuk, çok beklediler.
+ Sana da günaydın da deklediler derken?
- Deli gibi heycanlıyım Çağan öleceğim çok özledim. Bir arkadaşıyla beraber gelmişler.
Onu biraz kızdırabilirdim bence. Sonuçta uyanmamış olsaydım beni bu saatte uyandırıp yollara düşürecekti pazar pazar.
+ Bana bak sevgilisi olmasın?
- Ha ha ha kardeşim yemem çünkü kız arkadaşı olduğunu biliyorum.
+ Allaaah yandık. Ülkü'nün Ülkü'den daha az konuşan bir arkadaşı olamaz kesin. Ben iki Ülkü kaldıramam Yağız beni bırak sen arabayı al git.
Evet hayatımda var olan nadir insanlardan biriydi Ülkü ama bu onun çok konuştuğu gerçeğini değiştirmezdi. Bu saatte aldığım üç saatlik uykuyla buna hazır değildim.
- Saçmalama Çağan, geldik zaten.
+ Dışarıdalar mı, içeriye girecek miyiz?
- Şurada bekle sen, ben alıp buraya getireyim. İçeriye arabayla gir çık uğraştırır.
Kafamı sallayıp arabadan indim. Kaputa yaslanıp başımı göğe kaldırdım. Gelirken kapalı ve yağışlı olan hava sakinlemişti. Bulutlar biraz dağılır gibiydi.
Ülkünün Çağan diye seslenmesiyle kafamı o tarafa çevirdim. Yanında ondan biraz daha uzun, saçlarını tepesinde rastgele topuz yapmış, siyah kotuve siyah deri ceketiyle Ülkünün tam zıttı olduğunu düşündürten bi kız vardı. Güzeldi, hatta belki çok güzeldi. Ülkü koşar adımlarla gelip sarıldı. Sırtını sıvazlayıp geri çekildim.
- Yavaş kızım yavaş boğulucam, hiç değişmez misin sen ya?
+ Aman Çağan, sen de hala soğuk nevalesin.
Hayır çok samimi biri değildim ama soğuk nevale de değildim.
Onu es geçerek yanında, gülümseyerek bizi izleyen kıza elimi uzattım. Buz gibi elleri bende elektrik etkisi yarattı. Çok mu bekletmiştik?- Merhaba, ben Çağan
+ Merhaba, ben de Tuana mennun oldum.
- Arabaya geçelim, üşümeyin daha fazla
dememe kalmadan ülküyle Yağızın çoktan arabaya bindiklerini farkettim.Yağız, arkaya Ülkünün yanına oturmuştu. Bende ön kapıyı Tuanaya açtım. Hafif başını eğerek geçip koltuğa yerleşti. Ben de geçip şoför koltuğunda yerimi aldım. Bulutlae tamamen dağılmıştı, çıkan güneş gözümü aldığından yüzümü Tuanaya dönüp torpitodan gözlüğümü uzatmasını rica ettim. Torpidoyu açıp gözlüğü bana uzattı, anı defterim yere düştü, onu neden burda bırakmıştım ki?
Bir yandan düşen fotoğrafları toplarken bir yandan da özür diliyordu sürekli. Hafif ondan tarafa eğildim ve elini tutup sorun olmadığını söyledim. Tuttuğum elinde, annemin fotoğrafı vardı.
Bir an, Tuana'nın annemi andırdığını farkettim. Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayıldı.- Çok güzel bi kadın. Annen mi?
+ Evet, öyleydi.
Diyerek önüme döndüm, ona kızmasam da şu an duygularımı açık edemezdim. Tanımıyordum onu ve zayıf yönümü kolay kolay göstermezdim.
Arkadan Yağız, konuyu dağıtmak için hafif boğazını temizleyip;- Kahvaltı için müsaitseniz, bi yerlere gidebiliriz' dedi
+ Zaten Tuana benimle birlikte, bizimle kalacak, yani gidebiliriz değil mi tuniişş' diyerek Tuanaya kimsenin karşı koyamadığı yavru köpek bakışını yolladı Ülkü.
- Sana hayır diyemediğim için Türkiyedeyim ya zaten
+ O zaman sür Çağan, ufuklara sürrr.
Yağız kolunun altındaki ülküye bakarak gülümsedi, dikiz aynasından ona göz kırpıp arabayı çalıştırdım.
İçimdeki garip dürtü Tuanaya bakmam için zorluyordu beni. Neydi şimdi bu? Çok dikkatli ve odaklı biriyimdir normalde. Neden önümdeki yoldan çok yanımdaki kızdaydı aklım?
Kırmızı ışıkta, ona döndü bakışlarım. Bir şey düşünüyor gibiydi ama onun da bakışları beni buldu bi an. Gülümsedim, o an arkadan Yağızın Ülküye fısıldayarak Çağanın gamzeleri çıktı dediğini duydum. Sonra Tuananın gözlerinin gamzelerimde asılı kaldığını farkettim. Yüzünde yine belli belirsiz bi gülümseme peydah oldu. Tam bir şey söyleyecekken yeşile dönen ışık yüzünden çalan korna bakışmamızı böldü. Yola devam ettim. Hem yola hem de daha az önce tanıştığım ama beni etkisi altına alan kızı düşünmeye.Merhabalar.
Okunur mu okunmaz mı bilmiyorum ama yazma dürtüme engel olamadım.
Ola ki okunursa, umarım beğeninizi alır.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soluk
Chick-LitYağmurluydu tüm yaşamım, o gün güneş doğana kadar. Tüm tablolar soluktu, O paletime renk katana kadar.