SARUHAN'IN İMKANSIZI

22.1K 2K 1.3K
                                    

Herkese merhaba Nüz ve Saru severler. Kısıtlı zamanım olmasına rağmen bölümle karşınızdayım. Tatilden önce Saruhan'dan bir bölüm okumanızı planlamıştım ve elimden geldiğinde yazdım. İkinci kısmı da gelebilir sonra. Bu bir kesit aslında size kopuk gelebilir çünkü asıl doğuş hikayesini tatil bölümüne sakladım. 

Bir önceki bölüm yorumlarınız beni aşırı mutlu etti. Sekiz senedir buradayım ama ilk kez iki günde bir bölümümün 800'ün üzerinde yorum aldığını gördüm. Lütfen böyle devam edelim ki ben de size böyle şevkle yazmaya devam edeyim. 

Okuyan herkesten en azzzz 3 yorum bekliyorum.(Emoji geçerli değildir) Oy vermeyi de unutmayın. Çalışmaya devam edelim.

Bu bölüm 1000 oy ve 1000 yorum görmeyi temenni ediyorum. 

Saruhan sevgisi bunun üzerine bile çıkacaktır inanıyorum size❤️

Yeni bölümde görüşmek üzere!

Duyurulardan ve alıntılardan haberdar olmak için,

ElifKaplan3

insta:elifkaplan3watty

tw:elifkaplan3waty #zamanalevi tagiyle yorumlarınızı bekliyorum!

KEYİFLİ OKUMALAR!

SARUHAN'DAN

Kitapçıdaki o tanıdık koridora yöneldim. Orada ne kadar gezindiğimi artık hesaba katmıyordum. O raftan hep aynı kitabı alıyordum. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu...

Bugün aslında tuhaf ama güzel bir tesadüfü fark etmiştim. Evimdeki kitaplığa otuzuncu Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu alıyordum ve bugün Nüzhet'in otuzuncu yaş yıldönümüydü. Birazdan evine gidecek ve kutlamaya katılacaktım. Beni oraya Nüzhet davet etmemişti Mithat'ın davetlisi olarak katılacaktım. Beni görmek ona iyi gelmeyecekti biliyordum ama onu görmeyeli bir hafta olmuştu ve o bir hafta bana bir yıl gibi geldi. Özlem ağır bir şekilde kalbime oturmuştu. Evet bir hafta bile beni kötü şekilde etkileyebiliyordu.

Kitabı raftan alırken içine ne yazmam gerektiği konusunda kararsızdım. Ona kitabı hediye etmek istiyordum. İçine çok özel bir not yazmak da istiyordum ama ters tepmesinden de çok korkuyordum. Nüzhet zor bir kadındı benim nezdimde onu çekici kılan tarafı da buydu. Kimseye benzemezdi, kendine hastı ismi gibi farklıydı.

Saatime baktım ve hızlı adımlarla kasaya doğru yürüdüm. Artık kitapçı beni tanıyordu. Kitabı uzattım, cebimdeki cüzdanımı aldım ve içinden kartımı çıkarırken kitapçı konuşmaya başladı.

"Yine aynı kitap?" dedi soru soran bir tavırla.

"Sanırım acı çekmeyi seviyorum." Gülümsemeye çalıştım, adam ise bana farklı bir açıdan baktı.

"Ya da imkansız bir aşka tutuldunuz." O sözleri duyar duymaz vücudum gerildi. Dışarıdan bu kadar belli olduğunu sanmıyordum ama kitapçı beni çözmüş gibiydi. Kitabımı koyduğu torbayı uzattı ben de ücretini ödedim.

"İyi günler," dedim ve arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. Birkaç adım atmıştım ki kitapçının sesini duydum. Olduğum yerde kalıp başımı ona çevirdim.

"Beyefendi! İmkansız yalnızca zaman alır. Umudunuzu kaybetmeyin." Bu cümleye inanmayı öyle isterdim ki, ufacık bir umudun olmasına öyle ihtiyacım vardı ki, çok derinden sarsıldım. Başımı sallamakla yetinebildim. Kapıdan çıkmadan önce derin bir nefes aldım. Benim için umudun adı hiçbir zaman Nüzhet olmayacaktı.

***

Notu yazmak beni çok zorlamıştı. Evde onu düşünüp yazdığım yirmi dokuz farklı not vardı. Bunları görse beni ona takıntılı bir manyak sanabilirdi. Öyle değildi, onun kılına zarar gelse en çok benim canım acırdı. Benimkisi uzaktan, çok canımı yakan, kendimce olan bir sevgiydi. Tanıdık bahçeden girdim ve kutlama alanına doğru yaklaştım. Her ne kadar bugün çok yorgun olsam da onu görecek olmanın verdiği heyecan beni diri tutuyordu.

ZAMAN ALEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin