26. Bölüm-Kıskanç Nüzhet

24.2K 2.1K 1K
                                    

Herkese merhaba Nüz ve Saru severler! Hızlı geldim bu sefer.

Bir önceki bölüm temennim dolmamasına rağmen yazdığım için paylaşmak istedim. 

Özellikle yorum konusunda çok tembellik yapılmış. Bazıları okuyup kaçmış bazıları da oy verip kaçmış. Siz böyle yapınca ben üzülüyorum ama. Bu bölümü yazmak bir günümü aldı mesela. 

Hepinizin emeğe karşı saygılı olduğunu düşünüyorum. Lütfen saygınızı bol bol satır içi yorum yaparak gösterin. Zaten wattpad Zaman Alevi yükselmesin diye uğraşıyor gibi çünkü beş gündür kategorilerde asla yerinden oynatmadı. Kitap şikayet edildiği için mi  bilmiyorum ama siz de böyle yaparsanız onların ekmeğine yağ sürmüş olacaksınız. 

O yüzden okuyan herkesten en azzzz 3 yorum bekliyorum.(sadece emoji değil) Oy vermeyi de unutmayın. Çoğaldık ama oy yorum oranımız artmıyor. Biraz daha çalışalım. 

Bu bölüm 900 oy ve 900 yorum görmeyi temenni ediyorum.

Yeni bölümde görüşmek üzere!

Duyurulardan ve alıntılardan haberdar olmak için,

ElifKaplan3

insta:elifkaplan3watty

tw:elifkaplan3waty #zamanalevi tagiyle yorumlarınızı bekliyorum!

KEYİFLİ OKUMALAR!

Eve gelince duşa girdim ilk iş olarak. Saçlarım çok karışmıştı ve biraz da terlemiştim. Asıl sorun daha sonra ortaya çıktı. Bornozumla giysi dolabımın karşısında dururken ne giyeceğimi kararlaştırmaya çalışıyordum. Davetlere katılmayalı çok uzun zaman olmuştu. Ayrıca Saruhan ile katılacağım ilk davet olacaktı ve gözlerin de bizim üzerimizde olacağını biliyordum. O yüzden daha da stres oldum. Elbiselere tek tek bakarken Saruhan'ın haklı olduğunu anladım. Daha fazla gece kıyafetine ihtiyacım vardı. Dolabımın çoğunluğunu resmi iş kıyafetleri kaplıyordu. O an kapıya vuruldu ve bakışlarımı Saruhan'a çevirdim. O çoktan hazırlanmıştı.

"Nüzhet daha giyinmedin mi?" dedi şaşkınlıkla bana bakarak.

"Karar veremiyorum. Gel yardım et." Yanıma gelirken onu inceledim. Smokinin içinde bir pırlanta gibi parlıyordu. Çok yakışıklı ve karizmatik görünüyordu. Parfümü burnumu doldururken güzel kokmasını da o denkleme kattım.

Kıyafetlerime baktı ve birkaç dakika sonra pembe üstünde pırıl pırıl parlayan işlemeler bulunan, straplez, derin bacak yırtmacı olan uzun bir elbiseyi askıdan alıp bana uzattı.

"Bunu giy," dedi emin bir şekilde.

"Bu fazla olmaz mı?" dedim elbiseyi incelerken. Gerçi nasıl bir ortama gireceğimizi de bilmiyordum. Bu davetin ne için verildiğini bilmem lazımdı.

"Kraliçelere layık." Yüzümde yarım bir gülüş belirdi. Halen emin olamamıştım. Yapacak pek bir şey de görünmüyordu.

"Tamam." Alnımı öptü ve küçük tekli koltuğa gidip oturdu.

"Demek beni izleyeceksin."

"Bunu asla kaçırmak istemiyorum."

"Peki." Saçımdaki havluyu çıkardım ve dümdüz bir fön çektim. Yüz makyajımı tamamladım. Kirpiklerime rimel sürerken kendini sıktığını fark ettim. Gerçekten gözüme girecek diye korkuyordu. Bu haline gülmekten alamadım kendimi.

"Samimiyetsiz insanların arasına gireceğiz diye yaptığımız hazırlığa bak," dedim ve diğer gözümü açarak rimel sürmeye devam ettim.

"Birkaç arkadaşım da orada olacak pek samimiyetsiz sayılmaz."

ZAMAN ALEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin