Herkese merhaba!
İkinci bölümle karşınızdayım.
Umarım keyifle olursunuz.
Yazarınızın emeğini görüp oy vermenizi ve fazla fazla satır içi yorumlar yapıp düşüncelerini okumak istiyorum.
Bu bana yeni bölümü yazmam için motivasyon sağlayacak.
Duyurular ve alıntılar içi takip edin!
insta: elifkaplan3watty
Bunu yapmam çok çılgınca gelmişti şu an. Bana gönderdiği konum iki saatlik uzaklıktaydı. Bu kadar uzak bir yerde oturduğuna inanamadım ilk başta. Sabahları işine gitmesi tam bir işkence olmalıydı ama evini kendisi özel olarak yaptırdığını abim birkaç kere anlatmıştı. Keşke mesaj atmadan önce adresini öğrenme fırsatım olsaydı fakat bunun için de abim ile iletişime geçmem gerekiyordu. Ona anlattığımda bu durum şok etkisi yaratırdı. Ayrıca saat de biraz geçti. Oflamaktan kendimi alamadım, direksiyonu kavrayan ellerim sıkılaştı. Neden şu an bu arabanın içindeydim? Neden onunla konuşma ihtiyacı hissediyordum? Neden bunu sadece telefonla yapmıyordum? Bana iyilik falan yaptığı da sayılmazdı. Diğer insanlar gibi konuşmamı dinlemeye gelmişti sadece. Bunun abartılacak bir yanı yoktu. Ona borçlu falan değildim. Beni sinir etmişti ve ben de kızgınlıkla onu konuşmama davet etmiştim.
O gün konuşmam için kesinlikle son zamanlarda sosyal medyada popüler olan feminizm olmayan feminizmi anlatmayı düşünmüştüm ama sahneye çıkınca pek öyle olmamıştı. Gerçi konuşmalarım abim üzerinde işe yaramıyordu. İki zıt kutuptuk. O ataerkildi ve ben ne söylersem söyleyeyim asla düşüncelerini değiştirmiyordu. Ataerkilliği bana işleyebilirken yengeme işlemiyordu. Mesela geçen gün giydiğim eteğin boyuna laf etmişti çünkü ataerkillik aynı zamanda maço kültürünü de besliyordu. Saruhan ile abim iyi arkadaş olduğuna göre belki o da öyledir hissi oluştu içimde ama sonra onun küçük kız kardeşini hatırladım. Hiç bu konulardan dem vurduğunu görmemiştim kızı görmeyeli bir çok olmuştu.
Kafam karmaşalarla doluydu. Şu an sadece hislerimle hareket ediyordum. Biri ile konuşmaya ihtiyacım vardı. O kişiyi seçmem ilk başta tuhaf gelse de şimdi düşününce hiç de mantıksız bir hareketmiş gibi gelmiyordu. Evet birbirimizi deli ediyorduk ama aynı zamanda birbirimizi de iyi dinliyorduk, yoksa akıllıca bir argüman ortaya koyamazdınız. Ya da bilmiyorum, bunların hepsi birer bahane de olabilirdi. Canım onu görmek ve konuşmak istiyordu ve ben de bunu yerine getiriyordum. Dakikalar geçtikçe yol ıssızlaşmaya başladı. Bu durum beni ilk başta korkuttu ama pes edecek noktayı çoktan geçmiştim. Sadece biraz daha hızlı olmasını istedim ve mercedesimin gaz pedalına bastım. Hız yapmak tehlikeliydi belki fakat bana iyi geliyordu.
İlerideki ışıkları görmek içimi rahatlattı, aynı zamanda gözlerim merakla etrafı taramaya başladı. Beni fark etmiş olacak ki kapı ben daha araziye girmeden açılmıştı. Hafif hafif yağmurun çiselemeye başladığımı gördüm. Bu kötüye işaretti geri dönüş yolu için. Arabayı evin girişinde durdurdum ve kapıyı açıp dışarıya adım attım. Çok soğuktu. Ceketime sarındım ve hızlı adımlarla yağmurdan kaçmaya çalışarak kapıya doğru yürümeye başladım. Bir anda yağmur şiddetini daha da arttırdı. Merdivenin ilk basamağına adım atmıştım ki kapı benim için açıldı. Saruhan'ı hiç takım elbise dışında başka kıyafetle görmemiştim. Üzerinde tişört ve rahat bir alt görmek beni şaşırttı. Evde böyle kıyafetler giymek son derece normaldi. Onun rahatını bozan kişi bendim şu an.
Beş adet basamağı hızla çıktım. Geçmem için yana kaydı sonra.
"Evime hoş geldin," dedi yavaşça ama farklı görünmenin yarı sıra sesi ve duruşu da farklıydı. Gözleri biraz kızarmıştı ve ayakta dururken onu her zaman gördüğüm kadar dik bir şekilde durmuyordu. Aklıma gelen fikri bir anda söylemek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ALEVİ
RomantizmYetişkin okurlar için uygundur! Nüzhet Yalıyar, başarılı bir iş kadınıdır. Hayattan tek bir isteği kalmıştır ama o istek onun için imkansız gibi görünmeye başlamıştır. Yanıbaşında duran, tanıdığını sandığı ama aslında tanımadığı, abisinin yakın arka...