Herkese merhaba!
Benden en çok istenen şeylerden biri Saruhan'ın ağzından bölümler yazmam ama dün nedense beklediğim tepkiyi vermediniz. Beklediğim tepki oy ve yorumlarda coşmanızdı ama normal bölüm kadarki sayının yanından bile geçemedik. Bu da beni düşündürdü ama yazma isteğimi biraz daha arttırmak için yine de Saru'dan yazmaya devam ettim.
Şu kadar oy gelirse bölüm gelecek ya da şu kadar yorum gelirse bölüm gelecek gelmezse gelmeyecek tarzı bir şart koymak istemiyorum. Hepinizin zorla değil sevgiyle ve istekle bunu yapmanızı istiyorum.
DİKKAT! Bu bölüm 1000 kelimedir sizin deyiminizle kısa bir bölüm ama rutine bindirip her gün böyle 1000 kelimelik bölümler atmak istiyorum. En azından kendimi toparlayana kadar. Umarım kısa yazmak yerine anlayışla yaklaşırsınız. Eskisi gibi keşke 1000 oy ve 1000 yorum görmeyi temenni ediyorum elbette ama yine de elinizden geleni yapın.
Bana ulaşmak için,
insta: elifkaplan3watty ( her bölüm sonu kritik yapıyoruz) elifkaplan.ek
tw: elifkaplan3waty
Keyifli okumalar!
Masamın üzerinde duran giriş biletine bakarken halen bir karar vermiş değildim. En son konuşmamızda çok ileriye gitmiştim. Onu kırmıştım, sinir olsa da biliyordum, o kelimeyi duymak onu üzmüştü. Onun vicdan azabı yüzünden bileti Nezakete vermek yerine masamın üstünde tutuyordum. Sanki konuşmasına gidince onun gönlünü almış olacaktım. Bana öyle dememiş miydi, bir nevi konuşmama gel ve sana feminazi olmadığımı anlatayım demişti dolaylı yoldan. Belki de bu konuşma onu son görüşüm olacaktı. Artık kararımı vermiştim buralardan gidecektim, onu unutmak istemesem de unutmaya çalışacaktım. Bazı aşklar mahşere kalırdı ama benim aşkım mahşere de kalmayacaktı.
Duvardaki saate baktığımda toplantıya sadece bir saat kaldığını fark ettim. Onunla bu şekilde ayrılmaya gönlüm el vermiyordu, ben yalandan onu geriyordum o ise bunu gerçek sanıyordu ama bugün iki yetişkin birey gibi medeni bir şekilde vedalaşmak istiyordum. Bu istek içimdeki çekingen tarafı bastırdı. Ani bir şekilde ayağa kalktım ve masamın üzerindeki bileti aldım. Hızlı adımlarla odamın kapısına doğru yürüdüm.
Kapıdan çıkıp asistanım Nezaketin masasına yürüdüm. Beni ve elimde tuttuğum bileti görünce şaşırdı.
"Toplantıyı iptal et Nezaket, Nüzhet'in konuşmasına gidiyorum."
"Saruhan Bey yalnızca bir saat kaldı ama..." Yüzü telaşlı bir ifadeye bürünürken ona her zaman güvenim tamdı.
"Sen halledersin," dedim ve daha fazla vakit kaybetmeden binamdan ayrılmak istedim.
***
Bugün yaşadığım en tuhaf günlerden biriydi. İlk önce konuşmaya gitmiştim ve Nüzhet'in bana olan keskin bakışları ile karşılaşmıştım. O bakışlar beni derinden yaralamıştı, aynı doğum gününde hissettiğim kırgınlığa benziyordu ama Nüzhet konuştukça o hisler azaldı, ona takıldığım konuları konuşmasında kendince paylaşması bir noktada hoşuma gitti fakat onunla istediğim konuşma imkanını bana vermedi. Sahneden indiği gibi gözden kayboldu. Bir şeyden rahatsız olmuştu, aklı karışmıştı bunu anladım ama onu rahatsız eden ben miydim çözemedim.
Şimdi ise gerçeği biliyordum. Odamın kapısından içeriye girerken tamamen ayıktım. Nüzhet gecenin bir vakti evime gelmişti benimle dertleşmişti. Hakkında hiç bilmediğim, kendinden bile saklamaya çalıştığı duygu ve düşüncelerini bana söylemişti, sırlarını açığa çıkarmıştı. En önemlisi Nüzhet bana güvenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ALEVİ
RomanceYetişkin okurlar için uygundur! Nüzhet Yalıyar, başarılı bir iş kadınıdır. Hayattan tek bir isteği kalmıştır ama o istek onun için imkansız gibi görünmeye başlamıştır. Yanıbaşında duran, tanıdığını sandığı ama aslında tanımadığı, abisinin yakın arka...