10- EN YAKIN
Gördüğüm kâbusun etkisiyle nefes nefese uyanınca birleştirip uzandığım iki sandalyenin arasına düşer gibi oldum. Yutkunmaya çalışıp doğrulurken elimi reflekse sol yanıma bastırıp ritimlerin normale dönmesini bekledim. Çarpıntım devam ettikçe gözlerimin önünde siyah benekler uçuşmaya başladı. Yavaşça masadan destek alarak pencereye ilerleyip serin havayı kendimle buluşturdum.
Birkaç dakikanın ardından daha iyi hissediyordum. Terden omuzlarıma yapışmış birkaç tutamı çekip tüm saçımı topuz halinde tepemde tuttum. Gördüğümün rüya olduğunu idrak ettikçe kaslarım gevşemeye koyuldu. Nihayet kocaman soluyabildiğimde damağımın kuruduğunu fark ettim.
Eve çıkmak için kimseyi bulamayınca ve ev sahibi kadını elbette ikna edemeyince kanalda, kullanılmayan eski bir odada kalmaya karar vermiştim. İki iri bavulum ve bir kamp çantamla eşyalarımı yanıma almıştım. Buradaki ilk gecemdi fakat mümkün olduğunca berbat geçmişti. Tüm uzuvlarım çürümüş gibi ağrıyordu. Odada kanepe değil, iki kuru sandalye bulunca düğün çocuğu gibi birleştirip üstüne kıvrılmıştım. Tüm bu imkânların eşiti alındığında zaten toz pembe hayaller görmem beklenemezdi.
Gece yaptığım şey yüzünden vicdanım kaya gibi ağırlaşıp sırtımı büküyordu. Ali'den aldığım belgelerin arasından Çapa'yla ilgili bir dosya çıkınca yaşadığım şaşkınlığı tarif edemezdim. Önce Ali'nin bunu bilerek yaptığını düşündüm. Ama bu fikir yanlış çıkmaya müsaitti çünkü Ali, verdiği belgelerdeki mülkünde çok miktarda uyuşturucu bulunan sıradan bir iş adamının dandik haberi için bile paylaşım izni isteyip onay beklemişti. Pimpirikli biriydi. Operasyona dair bir şeyi böyle sıkıştırmış olamazdı. Her ne kadar hoş biri olduğumu, müsait bir zamanda bir şeyler içmek istediğini söylese de fiziksel özelliklerim devleti karşısına aldıracak denli olağanüstü değildi. Dolayısıyla bir sonraki ihtimal zihnimde peyda olmuştu. Bir yanlışlık olmuş olabilirdi. Arşive kaldırılacak kopya olan bir dosya yanlışlıkla araya karışmış olabilirdi. Fakat birimlerin farklılığı ve dosyanın özellikle kopya olması ve hatta tam da bana denk gelmesi içime kurt düşürüyordu. Bu iki teorinin ışığında bir üçüncüsü doğuyordu: Biri kasten, bana ulaşması için bunu yapmıştı.
Barış'ın tatlı dilim sinsi sıfatım için böyle bir fedakârlık yaptığına yüzlerce yıl geçse inanmazdım. Bunu düşünmem bile saçmalığın daniskasıydı. Kaldı ki attığım mesajlara bakılırsa öyle bir şey yapmış olsa, beni direkt tanırdı. Hoş, beyefendi yeteneklerini arşa çıkarma yolunda olduğu için hakkımda söylemediği daha birçok şeyi tahmin ettiğine emindim.
Aldığım riske değecek herhangi bir bilgi de elde edememiştim. Yalnızca çift taraflı casusun ırkıydı elimdeki. Onunda ifşa olup olmadığını veya sağ olup olmadığını söyleyememiştim çünkü elimdeki kopyada öyle bir bilgi yazmıyordu. Karşılığında verebildiğimse muhtemelen onun zaten bildiği bir lider adıydı.
Oflayarak tahta sandalyeye çöktüm ve başımı ellerimin arasına aldım. Son iki haftada hayatım beklemediğim bir yöne evirilmeye başlamıştı. Üniversite için Melin Anne'nin yanından ayrıldıktan sonra da aynı boşluğa ve sıkıntıya düşmüştüm. Sonrasında toparlanıp ayaklarımın üzerinde durmaya başladığımda bastığım zemin bir daha sarılamaz sanıyordum ama yanılmıştım. O zamanki kadar acemi ve çaresiz hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Zeminim şu an çatlıyormuş gibi hissediyordum. Evimden ayrılıp tozlu bir odaya mecbur kalmıştım, haber peşinde koşsam da içime sinen ve adımı öne çıkartan elle tutulur bir şey elimde yoktu, dolayısıyla kazancım da yaşantımı tatmin etmiyordu. Bunların yanı sıra hayatıma eklenen yeni isimler konfor alanımı işgal ederek rahatsızlık duymama neden oluyordu. Bir de şimdi nereden bana ulaştığını bilmediğim bir dosya vardı elimde. Koparmak için uğraştığım bilgileri barındıran bir dosya. Ve ben zehirli elmaymış gibi ona dokunamıyordum bile. Saklarsam veya saklamazsam yarınıma nasıl yön vereceğini düşünmekten beynime ağrılar giriyordu. Halbuki bir yıl öncesine dek çok daha azimli, şanslı ve mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURKUAZ AYNASIZ | Yarı Texting
RomanceYeni haber için emniyete uğrayan bir polis-adliye muhabiri ve meşguliyeti had safhada, bir başkomiser olarak karşılaştığı çocukluk aşkı. Bugünlerde, çocukken besledikleri aşktan eser kalmadığını sanıp birbirlerinden pek haz etmeyerek hayatta kalmaya...